İlişkiler

Çocuklarımızın Hayatında Su Gibiyiz

Yazan: Feyza Güngeviş Çağatay – ICF Profesyonel Yaşam Koçu, ACC ve Yaratıcı Psikoterapist – 27 Mart 2017

Çocuklarımıza kavramları nasıl anlatıyor ya da aktarıyoruz, bir fikriniz var mı?

Aslında bu aktarım, hiç fark etmeden, haberimiz olmadan ve sinsice oluyor. Zihin, her bir duyguyu tıpkı bilgisayar kodlaması gibi kodluyor ve herhangi bir olayda “enter”a basıyor ve karşılarına aynı sayfa açılıyor. Bilin bakalım, aslında o kimin sayfası? Tabii ki sizin! 

İnanılmaz bir potansiyelle doğan çocuklarımız, davranışlarımız başta olmak üzere, her kelimemizi takip ediyor ve ileriki yaşlarda onları referans alıp öyle davranıyorlar. Yani siz, “mutluluk” kavramını zihninizde nasıl işlediyseniz ve hareketlerinize ne şekilde yansıttıysanız, neredeyse aynısını yaşamlarına yayıyorlar. 

Onların hayatlarında su gibiyiz; görünmeyen ve alan ne kadar küçük olursa olsun, her yere yayılabilen bir etkimiz var. İşte tam da bu sebepten, sorumluluğumuz çok güçlü ve önemli! 

Mükemmel anne baba olmak yerine, kendini sürekli geliştiren, yetiştiren ve yapabileceğinin en iyisini yaptığına inanan bir anne baba, çocukta özgüven yaratıyor.

Siz mutluluğunuzu nasıl yaşıyorsunuz? Ya mutsuzluğunuzu?

Başarınızı nasıl yaşıyorsunuz? Ya da başarısızlığınızı?

Çocuğunuza yaşamı boyunca, özellikle ergenlikte eşlik edebilmeniz için önce kendinizi keşfetmeniz, kendinizle ilgili kısımları dengelemeniz gerekiyor. 

Kızınca ne yaparım? Ya üzülünce? Peki sevinince? Mutlu olduğumda nasıl davranırım? 

Mutsuzluğumu, hüznümü, yasımı nasıl yaşarım ve etrafımdakilere nasıl yaşatırım? 

Bu ve bunun gibi pek çok duyguyu yaşamınızda üç boyutlu olarak çok iyi tanır ve bilirseniz, ergenlik dönemi başta olmak üzere, çocuğunuza tüm yaşamı boyunca rahatlıkla tanıklık ve eşlik edebilirsiniz.

Üç yönlü bilmek derken şunu kastediyorum; 

Bir duyguyu yaşarken kendim nasıl yaşıyorum? (davranış boyutunda)

Başkalarına nasıl yaşatıyorum?  

İçsel olarak neler oluyor?

Bilirsiniz, o anda fark etmemiş olsanız da, o yaşlarda her şey bir anda karışabiliyor; ergenlik, tam bir duygu karmaşası… 

Kendilerini aradıkları, birey olma savaşı verdikleri…

Duygular arası geçişin baş döndürücü hızda ve yoğunlukta olduğu…

Onun, “Ben kimim?”, “Nasıl bir hayat istiyorum?”,”Kendi iç sesim ne diyor?”, “Aslında ailem ne ister?”, “E bir yandan kanım da kaynıyor.” dediği bir esnada, bir de bakmışsınız ki, çocuğunuzla bir tartışma, çekişme ya da inatlaşmanın ortasındasınız. 

DURUN! 

Ve davranışlardan çok duygularına, duygularınıza odaklanın. O anda “Ne hissediyor?“, onu anlamaya çalışın. Ona zaman verin; gözlemleyin, sakinliğinizi ve soğukkanlılığınızı koruyun. Sizi saldıran değil, onun için bir şeyler yapmaya hazır bir tanık olarak görsün. 

“Tanık” kelimesini ilk olarak Doğan Cüceloğlu’nun kitaplarından duydum ve gerçekten bayıldım. Aklımdakini tam olarak ifade ediyordu. 

Tanıklık etmek…

Ne kadar nötr, ne kadar sade ve zararsız.
 

İçinde eşlik etmek var, (aslında) destek var, adalet var… Tam bir “yetişkin davranışı”

Bu dönem için, sizi çocuğunuzdan ayıran önemli bir davranış tipi…

O, ergenlik döneminde; siz ise yetişkinlik…

Yani en azından öyle olmalı. Bunun farkına varıp öyle davranırsanız, dengeyi korumuş olursunuz.

Ha… bu arada aklımdayken paylaşmak isterim; biz çocuklarımıza bir şeyler öğretiyor gibi görünsek de, doğdukları andan itibaren aslında kimin kime öğrettiği şüpheli… Ne dersiniz?

Bolluk, bereket ve yıldızlar kadar şans sizinle olsun…

KAYNAK:

Doğan Cüceloğlu’nun “İyi Düşün Doğru Karar Ver” ve “Geliştiren Anne Baba” kitaplarından esinlenilmiştir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI:

Süper Bir Ergendi

Her Şey Harika Olacak!

Yasal Uyarı: Her hakkı www.superergen.com’a ait olan özgün içerik, Fikir ve Sanat Eserleri ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. https://www.superergen.com adresine çalışır durumda link verilerek alıntı yapılabilir.