Hastalıklar

Çocukluk Çağı Kanserleri

Yazan: Dr. Sibel Şensu – 4 Nisan 2017

Çağımızın en korkulan sağlık sorunlarından birinin, belki de birincisinin, kanser olduğu konusunda eminim aynı fikirdeyiz. Ülkemizde, 1956 yılında Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu, Nisan ayının ilk haftasının Kanser Savaş Haftası olmasını önermiştir. O yıldan beri, yıl boyunca süren etkinliklere ek olarak, Nisan’ın ilk haftasında tanıtım ve bilgilendirme etkinliklerine daha da ağırlık verilmektedir.

Süper Ergen olarak biz de sizlerle birlikte çocuklarda ve gençlerde görülebilecek kanserlere kısaca göz atmak istedik. Bir doktor olarak bu yazıyı hazırlama sorumluluğu aldığımda ve bilimsel verileri incelemeye başladığımda, bilgisayarımdaki gri satırların arkasında kızımın küçüklük hali ve o yıllarda yaşadığım bir olayın hayali belirmeye başladı. Kanser, sadece bazı yüzde işaretleri aracılığı ile, semptomlar (belirtiler) ve tedavi seçenekleri sıralanarak anlatılabilecek bir konu değildi. Kanser, kuşkulanılan ilk andan itibaren bütün aileyi sıkıntı ile sarıp sarmalayan, tanı konana kadar geride kalan tüm dünyanın önemini yitirdiği, tanı anından itibaren ise zamanın sanki eskisine göre hızlandığı ve bizi “yetişememe, geç kalma” korkusuna boğan bir durumdur. Duygusal yükü yanında, çoğu aileyi zorlayan bir mali yükü de vardır.

Kızımla ilgili anım, onun 10’lu yaşlarının başlarına dayanıyor. Bir sabah okula hazırlarken, boynundaki ufak şişliği fark etmemle zamanın durduğunu hatırlıyorum. O andan itibaren gitmem gereken işim ve o güne ilişkin geride kalan her türlü planım önemini yitirmişti. Apar topar hastaneye koştuk. Muayene sırası beklememizi ve daha sonra tahlile gitmemizi hatırlıyorum. Kızım, çocukluğunun verdiği saflıkla muhtemelen ne olduğunun farkında değildi. Ben de içimde patlayan volkanlara rağmen sakin ve neşeli görünmeye çalışıyordum. Ne kadar başarabildim bilmiyorum. En yakın arkadaşımı, meslektaşımı arayıp telaşla onunla konuşmuştum. O da beni, duymak istediğim cümlelerle sakinleştirmiş, umutlandırmıştı. Elbette beynimin arkasında bir yerde, “Duyduğundan başka seçenekler de var!” diyen bir ses daha vardı ama ona kıymet vermemeye çalışıyordum. Buna benzer birçok hikaye gibi bizim hikayemiz de mutlu bitti. Kızımın boynundaki bezenin davetsiz bir mikroba cevap olarak büyüdüğü ortaya çıktı. Ancak bazen hikaye başka şekilde ilerliyor. O korktuğumuz yanıtı duyuyoruz ve yeni bir dönem başlıyor hayatımızda.

Yazımın bu noktasında, size güzel bir bilgi vererek devam etmek istiyorum. Aslında giderek çocukluk çağı kanserleri ile ilgili daha sevindirici gelişmeler oluyor. 1970’lerde 20 yaşından önce kanser tanısı alan çocukların sadece yarısı 5 yıldan uzun yaşayabiliyorken, artık %80’den çoğu yaşamını sağlıkla sürdürebiliyor. ALL gibi sık görülen bir lösemi türünde yaşam oranları %90’ları geçmiş durumda.  Birçok kanser tipinde tedavi seçenekleri çoğalmakta ve yaşam süresi uzatılmakta.

Kanser, bir dokudaki hücrelerin olması gerekenden çok daha fazla ve kontrolsüz şekilde çoğalmasıdır. Vücuttaki her dokudan ve organdan kanser çıkabilir. Bu başıbozuk hücreler, bazen hızlarını alamaz sağa sola dağılmaya başlar, kana karışır, başka organlara da gider, oralarda yerleşip çoğalabilirler (metastaz). Kanser, hem bulunduğu organı çalışamaz hale getirdiği, hem de salgıladığı toksik maddelerle genel sağlığı bozduğu için tehlikelidir. Kontrol altına alınamazsa yaşam süresini kısalttığını da hepimiz biliyoruz. Bugün tüm dünyada kanserin henüz yeni başlamışken hatta başlamadan önce saptanabilmesi için çalışmalar yapılıyor. Erken tanı ne kadar önemli ise, tedavi de o denli önem taşıyor. Yine tüm dünyada onkoloji (kanser bilimi) alanında yapılan araştırmalarla ilaçlar ve yeni tedavi seçenekleri geliştirilmeye çalışılıyor. Bunların bazıları şimdiden umut verici, yüz güldürücü sonuçlar vermiş durumda.

İlk 18 yıl, çocukluk çağı kabul edilmekte olup, 18 yaşına kadar dünyada yılda 160.000 çocuğun, Türkiye’de ise 3.000 kadar çocuğun kanser tedavisi görmekte olduğu olduğu ve tüm dünyada en sık görülen kanser tipinin lösemi olduğu bildirilmektedir. Dünyada, çocukluk çağındaki kanser oranları aşağıdaki şekilde verilse de ülkemizde lösemilerin ardından lenfomaların geldiği biliniyor.

  • Lösemiler (kan kanseri): %30
  • Beyin tümörleri: %19
  • Lenfomalar (lenf bezlerinin tümörleri): %13
  • Nöroblastom (sinir hücrelerinden kaynaklanan bir tümör): %8
  • Yumuşak doku tümörleri (rabdomyosarkom başta): %7
  • Wilms tümörü (bir böbrek tümörü): %6
  • Kemik tümörleri (osteosarkom ve Ewing sarkom başta):%5
  • Diğer tümörler (retinoblastom, Germ hücreli tümörler,karaciğer tümörü gibi): %12

Ergenlik çağında ise kanser görülme oranının 15 yaş altına göre iki kat daha fazla olduğu bildirilmekte. Bu dönemde “Hodgkinlenfoma” denen lenf bezi tümörü, diğer lenfomalar, germ hücreli tümörler (yani yumurtalık veya testis tümörleri), beyin tümörleri, tiroid tümörleri, deri tümörleri ve yumuşak doku tümörleri sık görülebilmekte. Özellikle deri tümörleri, UV ışınlara maruz kalma ile ilgili olduğundan, yeri gelmişken, güneşten koruyucu önlemlerin (giysiler, kremler vb) ne kadar önemli olduğunu da hatırlayalım.

Elbette, hepiniz bu satırları okurken, “Çocuğumun kanser olmasını önlemek için ne yapmalıyım? diye düşünüyorsunuz. “Kansere yol açan nedir ve nasıl korunabiliriz?” Ne yazık ki, çocukluk çağı kanserlerinin büyük kısmının nedeni bilinmiyor. Yaklaşık %5’i kalıtımla geçen bir genetik bozukluğa bağlı olabilir. Örneğin, “retinoblastoma” denen bir göz tümöründe, olguların üçte birinde bir gende (RB1) mutasyon, yani bozukluk saptanmakta ki bu bozukluk, ebeveynlerden çocuğa aktarılmakta. Bazı virüsler de (EBV ya da HIV gibi) kanserle ilişkili bulunmuş.

Bunun dışında, çevresel tehlikelerin erişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da kansere yol açabilmesi olası. Nasıl erişkinlerde sigara ile akciğer kanseri, UV ışınları ile deri kanseri ya da boya kimyasalları ile mesane kanseri arasında bir sebep – sonuç ilişkisi olduğu açıkça biliniyorsa, çocuklarda da bazı çevresel toksinlerin kanser yaptığı düşünülmekte. Örneğin 2. Dünya Savaşında radyasyona maruz kalan çocuklarda lösemi geliştiği gösterilmiş. Hamilelikte röntgen çektiren annelerin çocuklarında da bazı kanserler artmış. 

Günümüz, tarım ilaçları bulaşmış besinler, katkı maddesi içeren atıştırmalıklar, kaynağı iyi bilinmeyen birçok yiyecek, hava kirliliği, toksinler içeren giyecekler, eşyalar, kozmetik ürünleri ve benzeri birçok zararlı madde ile dolu olarak geçiyor.
 Bunların bir kısmının vücuda etkileri belirlenmişken, büyük bir kısmının uzun dönemdeki etkilerinden habersiziz. O halde, kontrol altına alabileceğimiz konularda bilinçli davranmak zorundayız. Çocuklarımızın ve kendimizin yediklerini, kullandıklarını, soluduklarını ve diğer maruz kaldıklarını sorgulamalı ve gücümüz yettiğince önlemler almalıyız.

Son olarak, hangi belirtilerin varlığında, benim de bir zamanlar yaptığım gibi, çocuğunuzu kapıp doktora gitmeniz gerektiği konusundan söz etmek istiyorum.

  • Vücudunun bir yerinde, özellikle boynunda, koltuk altında, kasık bölgesinde ele gelen bir şişlik olduğunda;
  • Genel bir halsizlik, solukluk sezdiğinizde;
  • Sık sık ateşleniyorsa;
  • Derisinde morluklar, döküntüler görüyorsanız;
  • Burun, diş eti kanamaları varsa;
  • Baş ağrısı, kusma, sersemlik hali oluyorsa;
  • Yürüme bozukluğu, görme bozukluğu, denge kaybı fark ediyorsanız;
  • Kemik ve eklem ağrılarından yakınıyorsa;
  • Bir türlü geçmeyen öksürüğü, nefes darlığı varsa;
  • Gelişme geriliği oluyorsa ve kilo kaybediyorsa;
  • İdrarında kan veya idrar / dışkı yapmada zorlanma oluyorsa;
  • Göz bebeğinde parlaklık, gözde kayma varsa

hızla bir sağlık kurumuna gitmeniz en doğrusu olacaktır.

Günümüzde bilim adamları, sağlık çalışanları, ilaç sektörü yanı sıra çeşitli vakıflar ve dernekler, kanser eğitimi, erken tanı, tedavi ve aile desteği gibi alanlarda ellerinden geleni yapmaktalar. Ülkemizde kanserli çocuklara ve ailelerine destek amacıyla kurulmuş saygın vakıflar arasında LÖSEV (Lösemili Çocuklar Vakfı) ve KAÇUV (Kanserli Çocuklara Umut Vakfı) ilk akla gelenlerden. 

Bu vakıflar, hasta çocukların sağlık ve eğitim gibi ihtiyaçlarının karşılanması ve ailelere destek verilmesi gibi etkinliklerde bulunurken,gönüllülerin çeşitli desteklerine de ihtiyaç duyuyorlar.

LÖSEV, okul ihtiyaçları, atölye ihtiyaçları ve vakfın elektronik ya da mobilya gibi diğer ihtiyaçları konusunda destek kabul ediyor.
 İsteyenler, çok farklı konularda ve miktarlarda bağışlar yapabiliyor. 

KAÇUV ise hepimizi “gönüllü” olup çeşitli etkinliklerde yer almaya ya da bağışta bulunmaya davet ediyor.

İstedikten sonra, onlar için yapabileceğimiz pek çok şey var.

Tüm çocuklarımıza ve size sağlıklı günler dileğiyle…

KAYNAKLAR: 

  1. Kutluk T.  Çocukluk Çağı Kanserlerinin Epidemiyolojisi. İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri. Herkes İçin Çocuk Kanserlerinde Tanı.Sempozyum Dizisi Mayıs 2006;  49:11 – 15.
  2. Kebudi R. Çocukluk Çağı Kanserlerinde Gelişmeler. Klinik Onkoloji Derneği. http://www.tukod.org/index.php?page=154.
  3. www.kacuv.org
  4. www.losev.org.tr
  5. www.cancer.org
  6. www.cancer.gov/types/childhood-cancers

Yasal Uyarı: Her hakkı www.superergen.com’a ait olan özgün içerik, Fikir ve Sanat Eserleri ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. https://www.superergen.com adresine çalışır durumda link verilerek alıntı yapılabilir.