İlişkiler

Ergenlikte Karşılaşılan Beş Sorun

Yazan: Sibel Şensu – 4 Ekim 2017

Ergenlik, kendini yeniden inşa etmeye çalışan genç birey için değil, ebeveynler için de sorunlarla karşılaşılan bir dönem. Gelin, ergenlikte sıkça karşılaşılan beş soruna biraz daha yakından bakalım.

Sorun 1:

Sizden nefret ediyor gibi bir hali var !

Daha kısa süre önce kucağınıza sokulan, size hayranlıkla bakan, “Bu kadar çok şeyi nasıl biliyorsun? “diye sizi iltifatlara boğan çocuğunuz bir anda yok oldu ve ne yapsanız yaranamadığınız bir velet ile mi karşı karşıyasınız?

Biraz sakinleşip düşünürseniz bu durum size eskilerden bir yerlerden tanıdık gelebilir. Hani ufaklık yeni yeni yürümeye ve bir iki sözcük söylemeye başlamıştı ya… İlk sözleri arasında itiraz içeren heceler vardı, hatırladınız mı? İlk kez sizden kopuyor, kendi adımcıkları üzerinde dünyayı keşfe çıkıyordu. Aynen o zaman olduğu gibi şimdi de çocuğunuz yeni bir “özgürleşme” süreci yaşıyor. Bu nedenle, hayatında çok normal bir değişiklik oluyor ve ailesinin yerini yaşıtları alıyor. Artık ailesinin söyledikleri değil de arkadaşlarının söyledikleri daha doğru ve önemli. Aile “out”, arkadaşlar “in”!

O halde….

Sakin, sakin, sakin olun! Bazen, o en sevdiğiniz kişinin size böcekmişsiniz gibi davranması canınızı çok yakıyor ya da bu “edepsiz davranışlar” ateşinizi yükseltiyor olabilir. Derin nefes alın, geri çekilin ve sakin olun. Bu, en fazla 18’ine geldiğinde son bulacak doğal bir süreçtir. Şimdiki nemrut tavırlarına bakmayın; yine de, sizin varlığınıza, arkasında durduğunuzu ve onu sevip kabul ettiğinizi bilmeye ihtiyaç duyar. Bu nedenle, küsmek, reddetmek, kontrolsüzce azarlamak ya da cezalandırmak yerine hoş olmayan sözler ya da davranışlar istemediğinizi, bu davranış tarzının sizi rahatsız ettiğini ifade etmek daha doğru bir yaklaşımdır. Ne olursa olsun, arkasında olduğunuzu bilmesi, size düşmanca davranmak yerine güvenmesini sağlayacaktır.

Sorun 2:

Ah şu telefonlar !

Günümüzde birçok okullu çocuğun telefonu ve internet erişimi var. Arkadaşları ile haberleşmeleri, bir önceki jenerasyona göre çok daha kolay ve hızlı. Çocukların bilgisayar başında zaman geçirdiklerini, sokağa çıkıp sosyalleşmediklerini söylerken bir kez daha düşünmemiz gerekiyor. Gerçekten sosyalleşmeyen çocuklar mı bunlar, yoksa yöntemleri mi farklı? Telefonlarını ya da internet erişimlerini engellemek, onları yalnızlığa mahkum etmek demek olmasın?

O halde…

Uzmanlar, çocuğun okul başarısının istendiği gibi olması, ödevlerini aksatmaması, aile ile bağını koparmaması, ruhsal ve fiziksel zararlar oluşturmaması halinde, telefonları ve bilgisayarları konusunda endişelenmememiz gerektiğini söylüyorlar. En iyisi bazı kurallar koymak… Örneğin yemek saatlerinde aile ile birlikte olmalılar ve telefonlarını masaya getirmemeliler. Ya da iyi bir uyku için, yatmadan en az 1 saat önce bu araçları kapamış olmalılar. Birçok aile, internet tehlikelerini önlemek için bilgisayarın çocuğun odasında olmamasını tercih ediyorlar ki, bu iyi bir yaklaşım. Bir diğer güzel karar ise bu araçlarla geçirecekleri süre için sınırlar belirlemek. Etkili olacağına inandığımız bir diğer öneri daha var; telefon ve internet harcamalarını kendi harçlıklarından ödemeleri. Bu sayede, bütçe kontrolünü küçük yaşlardan itibaren öğrenmeye başlarlar.

Sorun 3: 

Söylenen saatte gelmiyor!

Gündüz ve özellikle akşam, yaşıtları ile dışarı çıkmak, gençliğe doğru ilerleyen tüm ergenlerin ortak heyecanıdır. Bu, aileden uzaklaşılıp başıboş kalınan, gizem ve hafif bir tehlike kokusu içerdiği için adrenalini daha da yükselten tipik bir gençlik eylemidir. Güvenli sularda, güvenli arkadaşlarla yapılan bu kaçamaklar çok zevkli olsa da hemen hiçbir aile çocuğuna sınırsız bir özgürlük tanımaz. Örneğin, akşam saat 10’da evde olmasını tembih ettiğiniz çocuğunuz 10.30’da hala ortada görünmezse telaşlanmaya ve giderek kızmaya başlarsınız. Mesajınızı hala okumadığını görür gerilirsiniz. Telefonunuza cevap alamazsanız iyice çaresizliğe kapılırsınız. Kafanızın bir yerinde, “Keyfi yerinde, telefon sesini duymuyor, birazdan gelir.” diye sizi yatıştıran bir ses yankılanırken “Bu kadar hassas olduğum bir konuda niye böyle sorumsuz davranıyor?” diye düşünür, sıkıntıyla daralırsınız.

Sınır ihlali, ergenler için tipik bir girişimdir. Onlar, hem sınırları olmasını isterler hem de bu sınırları ne kadar aşabileceklerini sınarlar.

O halde…

Elbette sınırlar koyacaksınız. Çocuğunuz bu evin, bu ebeveynlerin sınırlarını bilmelidir. Ancak koyduğunuz sınırlar akılcı olmalıdır. Sizin çevrenizden, çocuklarınızın arkadaşlarının ebeveynlerinden birkaç kişi ile konuşup sınırlarınızın genel ile ne kadar uyuştuğuna bakabilirsiniz.

Sınır ve kural konması demek, bunlara uyulması gerekir, demektir. Kendi koyduğunuz kuralı dikkate almalı ve uyulup uyulmadığını takip etmelisiniz. Bununla birlikte, kurallar az da olsa esnetilebilir; örneğin, 10-15 dakikalık bir gecikme hoş görülebilir. Ancak sürekli ve aşırı ihlaller varsa biraz durup düşünmek gerekir. Kurallarınız uygulanamayacak kadar saçma mıydı? Ya da, çocuğunuz herhangi bir nedenle evde huzursuz olduğu için bir türlü dönmek istemiyor mu? Ya da arkadaş çevresi ile ilgili bir sorun mu var? Ya da başka bir neden mi söz konusu? Madem kurallar var ve uygulanmaları gerekli, kurallara uymayan çocuğumuz sonuçlarına katlanmak zorunda; belli bir süre akşam çıkamamak gibi…

Sorun 4:

Arkadaşlarını gözünüz tutmuyor!

Çocuğunuzun arkadaşları olsun istiyorsunuz, çünkü odasında bunalım içinde oturan ve size iki sözcükle “lütfen” cevap veren çocuğunuzun onlarla iken ne kadar şen şakrak, mutlu olduğunu ve sözcük dağarcığının iki kelimeyi aştığını görüyorsunuz. Bununla birlikte, bir terslik var; bu arkadaşları pek de gözünüz tutmuyor. Giyim kuşamları bir tuhaf; kızlar boyalı, erkeklerde garip saç kesimleri var. Biri dövmeli yanlış görmediyseniz. Biraz da gürültücüler mi ne? Sizin masum çocuğunuzu yoldan çıkarmasınlar sakın!

O halde…

Ergenlik dönemi garip giysiler giyilecek; “uyumsuz” takılar takılıp boyalar sürülecek; bir daha yaşamın hiçbir döneminde denenemeyecek sıra dışı saç kesimleri denenecek; piercing, dövme hevesine kapılıp gidilecek renkli bir dönemdir. Ergenlik döneminin kendine özgü, sonraki dönemlere benzemeyen bir modası vardır. Bu dönem, yetişkin tarzına doğru yol alan genç insanın kendini arayıp bulma dönemidir. Çocukluktan çıkmanın verdiği heyecanla her şeyi ve özellikle büyüklerin yapmadığı şeyleri denemek isterler. Bu sayede en kendileri gibi olanı keşfederler. Onları eleştirmek boşunadır ve hatta yıkıcıdır. Özellikle arkadaşları eleştirmemek gerekir. Çünkü arkadaş o kadar değerlidir ki, ateşli bir savunma hattı ile geri püskürtülürsünüz.

Buna karşın, eğer çocuğunuzun arkadaşlarının uyuşturucu vb. tehlikeli alışkanlıkları olduğundan kuşkulanıyorsanız, o zaman sessiz kalmamalısınız.  Uzmanlar, çocuğunuzu arkadaşlarını savunmak zorunda bırakmadan, sakince ve tarafsızca konuşmanızı, kaygınızı açıkça dile getirmenizi öneriyorlar. Onun bu kişilerle gezmesini yasaklayamazsınız; yasak halinde buna uymayacak, muhtemelen gizlice görüşecektir. Yasaklama dışında bir yol bulmak zorundasınız. Gerekirse, okulun rehberlik biriminden veya bir psikologdan uzman yardımı istemelisiniz. Ve çocuğunuzu izlemeli, kontrolü bırakmamalısınız.

Sorun 5:

Pire, deve oluyor.

Dünyada bu kadar önemli sorunlar varken çocuğunuzun ufacık bir konuyu dert ettiğini mi görüyorsunuz? Hoca durup dururken yine ona mı takmış? Sevdiği çocuk başka kıza mı bakmış? Burnundaki sivilcesi yüzünden okula gitmek mi istemiyormuş? Bazen güleceğiniz gelir, bazen sinirlenirsiniz. “Bu da sorun mu?”, dersiniz. Ama sorundur; çocuğunuz ya odasına kapanmış sizi merakta bırakmaktadır ya kapıları çarparak odadan odaya geçmekte, öfkeyle söylenmektedir ya da saatlerdir telefonda kankası ile konuşmaktadır.

O halde…

Sakin, sakin, sakin olun! Evet, büyük olasılıkla, dert ettiği konu sizin için incir çekirdeğini bile doldurmayacak kadar önemsizdir. Ancak şu anda bu, onun dünyasının en önemli olayıdır ve sizin bunu önemsememeniz, küçümsemeniz ve alay etmeniz giderek sizden uzaklaşmasına ve bundan sonra sorunlarını sizinle paylaşmamasına neden olur.

Uzmanlar, öğüt vermeye, yorum yapmaya çalışmamanızı, sadece dinlemenizi öneriyorlar. Dert ettiği hikaye içindeki karşı tarafı, özellikle arkadaşlarını eleştirmenizi de yanlış buluyorlar. Sorunu küçültmenizi, “Bu da bir şey mi?” ya da “İlerde bunlara güleceksin.” demenizi de doğru bulmuyorlar. Sadece içtenlikle ve sevgiyle dinleyin; o yaşlardaki halinizi hatırlayın, diyorlar.

KAYNAK: 

http://www.webmd.com/parenting/teen-abuse-cough-medicine-9/behavior-problems

Yasal Uyarı: Her hakkı www.superergen.com’a ait olan özgün içerik, Fikir ve Sanat Eserleri ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. https://www.superergen.com adresine çalışır durumda link verilerek alıntı yapılabilir.