Hastalıklar

Ergenlikte Şişmanlık

Yazan: Uzm. Dr. Zeliha Akdoğan Tan – 10 Mayıs 2017


Ergenlik, çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemi olup kızlarda 10 – 12, erkeklerde 11 – 14 yaşlarında başlayan bir süreçtir.

Bu dönemde cinsiyet hormonları, kızlar ve erkeklerde farklı değişimlere yol açar. Kızlarda göğüs ve kalçalar belirginleşirken, erkeklerde adaleli ve az yağlı bir görünüm ortaya çıkar.

Ergende fiziksel büyüme hızlıdır; bu durum, enerji ve besin ögelerine gereksinimi artırır. Ayrıca spora da yoğunlaştığı için bu gereksinim daha da artar. Psikolojik değişimler nedeniyle aileden uzaklaşıp arkadaşlarına yönelir. Yemek yeme zamanlarının çoğunu arkadaşlarıyla geçirmek ister. Böylece ayak üstü ve abur cubur beslenme alışkanlıkları oluşmaya; öğün atlama ve kahvaltı yapmama gibi düzensizlikler görülmeye başlar.

Yağdan yüksek, kalitesiz karbonhidrat içerikli, vitamin, mineral ve proteinden düşük bu tip beslenme, obeziteye giden yolun taşlarını döşer.

Şişmanlık (obezite), vücutta yağ miktarının artması olarak da tanımlanır. En önemli neden, harcanandan daha çok enerji alınmasıdır.

Yemek seçen, yemek saatleri düzensiz, öğün atlayan, aşırı karbonhidratlı, bol yağlı besin tüketen, abur cubura eğilimli ve sebze meyve tüketimi az bireyler, birer şişmanlık adayıdır.

Şişmanlık, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin sorunu olmaya devam etmektedir. Ev dışında beslenmenin artması, şekerli içeceklerin çok tüketilmesi, abur cubur atıştırmalıklara kolay erişim, enerji ve yağ oranı yüksek yiyeceklerin kolay bulunup tüketilmesi, şişmanlığı tetikleyen faktörlerdir.

Daha az fiziksel aktivite, alınan enerjinin harcanmadan depolanmasına yol açar. TV, bilgisayar başında geçirilen uzun zamanlar, hem hareketsizliğe, hem de abur cubur yemeye yönelimi artırır. Günlük TV ve bilgisayar başında kalma süreleri ile obezite sıklığı arasında pozitif ilişki vardır. Daha az yürüme, servisle okula gitme zorunluluğu, yeşil alanların kısıtlı olduğu apartman hayatı, asansörler, sınavlar nedeniyle sürekli oturarak ders çalışma ve bu esnada ne yediğini bilememe, modern hayatın getirdiği olumsuz faktörlerdir. Ebeveynlerin beslenme alışkanlığı, evde kolayca ulaşılabilecek sağlıksız yiyeceklerin bolca bulunması da diğer etkenlerdir.

Bu şartlar altında büyüyen ergenlerin yağ hücrelerinin hem büyüklüğü hem de sayıları artar. Bu nedenle, çocukluk çağında şişman olan bireylerin %30’u yetişkinliklerinde de şişman olurlar. Ayrıca, şişman ergenlerin boyları hızla uzuyormuş gibi olsa da, kemik yaşları yaşıtlarından ileri olup, büyümenin erken tamamlanmasından dolayı nihai boyları yaşıtlarından kısa kalır.

Şişmanlık, bir sağlık sorunudur.

Deri enfeksiyonları ve pişikler gibi cilt sorunları; aşırı yük binmeye bağlı bacaklarda eğrilikler ve düz tabanlık gibi ortopedik sorunlar; kalp damar hastalıklarının erken gözlenmesi; erken ergenlik belirtileri; (durumuyla ilgili alay edilmesi vs. yüzünden) depresyon, psikososyal sorunlar ve hatta kanser riskinin artması, şişmanlığın olumsuz sonuçlarıdır.

EBEVEYNLERE DÜŞEN GÖREVLER:

Yukarıda açıklanan nedenlerle ergenlik dönemi, bilinçli beslenme açısından kazanımlarla geçirilmeli ve bu dönemde hatalı alışkanlıklarla mücadele edilmeli, olumlu alışkanlıklar kazandırılmalıdır.

Bu konuda aile, okul ve iletişim araçlarına önemli görevler düşmektedir.

TEDAVİ YAKLAŞIMI:

Beslenme tedavisi, davranış değişikliği ve egzersizi de içeren çok yönlü bir yaklaşımı gerektirir. Beslenmenin düzenlenmesi ve egzersiz programlarının birlikte yürütülmesi sonrasında amaç, yaşam boyu iyi alışkanlıkların kazandırılması olmalıdır.

Sıklıkla uygulanan tedavi, yeme alışkanlıklarını değiştirmeye yöneliktir. Tercih edilen yemek çeşitleri, tatlıya eğilimin varlığı, gece atıştırmalarının olup olmadığı, stres ve eşlik eden diğer psikotik sorunlar değerlendirilmelidir. Çocuğun ve ailenin beslenme alışkanlıkları, evde pişirme yöntemleri ve hataları, abur cubura kolay erişime olanak sağlayan yüksek harçlık verme durumları değerlendirilmelidir.

Amaç, ideal beslenme modelini geliştirmek olmalıdır.

BESLENME:

Günlük beslenme programı, 3 ana ve 2 ya da 3 ara öğüne bölünmeli, enerjinin %15 – 25’i kahvaltıda, %25 – 35’i öğlen ve akşam öğünlerinde, %10 – 15’i kuşluk, ikindi ve gece öğününde verilmelidir. Öğün atlanmamalı, dört besin grubunun da alınması sağlanmalıdır.

Büyümenin hızlandığı bu dönemde, düşük enerjili diyetler önerilmez.
 Günlük enerji tüketimi ayarlanmalıdır.

Enerjinin %50’si karbonhidratlardan sağlanmalıdır, ancak posa değeri yüksek, çabuk emilmeyen, tokluk hissi sağlayan türden olmalıdır. Sebze, meyve, kuru baklagil ve tahıl ürünleri tercih edilmelidir. Posalı besinler, hem düşük enerjilidir, hem de çiğneme süresi uzun olduğu için mide boşalması geç olur, böylece de daha az besin tüketilir. Doyma için erken sinyaller gönderir.

Proteinler, diyet enerjisinin %12 -15’ini sağlar. Büyümenin hızlı olduğu bu dönemde kaliteli protein alınması önemlidir. En az yarısı hayvansal kaynaklı proteinlerden oluşmalı, yağsız süt ve süt ürünleri, et, balık ve yumurta içermeli; kalan kısım ise kuru baklagil ve sebze meyveden gelmelidir.

Yağlar, enerjinin %25-30’unu sağlamalıdır. Tercih edilen yağın doymamış yağ asitlerinden oluşması büyümeyi desteklemesi açısından önemlidir.
 Trans yağlar kullanılan hazır gıda ve şarküteri ürünlerinden uzak durulmalıdır. Fazla yağlı yiyecekler, iştahı da artırır. Çok çiğneme gerektirmeden hızla tüketilen besinler, kan şekerini ve insülini çok çabuk yükseltirler. İnsülin artışının neden olduğu kan şekerinin hızla düşmesi tekrar yeme arzusunu tetikler. Oysa taze sebze, meyve ve baklagil grubu, çok çiğnemeyi gerektiren yiyeceklerdir. Yavaş yavaş kana karıştıklarından, insülin üzerine etkileri daha olumlu olup, tokluk hissi uzun sürmektedir.

Diyetin, vitamin, kalsiyum ve demir içeriğinin de yeterli olması gerekir.

EGZERSİZ PROGRAMLARI:

Şişmanlık tedavisinde aile, kısa sürede kilo verme beklentisine girmemelidir. Önemli olan, verilen kilonun kalıcılığının sağlanmasıdır.

Ergen, spor alışkanlığını önce aileden edinir. Ailenin birlikte yapacağı hafta sonu yürüyüşleri, koşma, bisiklete binme, yüzme ve kas gücünü artırmaya yönelik egzersizler, gündelik yaşamın mutlaka birer parçası haline getirilmelidir. Doğru yapılan sporun, kas kitlesini ve kemik yoğunluğunu artıracağı ve şişmanlığı önleyeceği unutulmamalıdır.

Yasal Uyarı: 
Her hakkı www.superergen.com’a ait olan özgün içerik, Fikir ve Sanat Eserleri ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. https://www.superergen.com adresine çalışır durumda link verilerek alıntı yapılabilir.