Kültür, Sanat, Spor

Günün Sohbeti: Ünal Mecit ile Fotoğrafçılık Üzerine – 1. Bölüm

Söyleşi: Sibel Şensu – 24 Şubat 2017

Bugün, yıllarını fotoğrafçılık konusuna vermiş olan Ünal Mecit’le Süper Ergen olarak yaptığımız söyleşiyi paylaşıyoruz. Kendisi, fotoğrafçılıkla uğraşmaya nasıl başladığı, fotoğraf sanatını nasıl algıladığı, yeni başlayanlara önerileri ve daha pek çok merak edilen konuda sorularımızı yanıtladı. Kendisinin çekmiş olduğu fotoğraflar eşliğinde okuyacağınız sohbetimizden sizin de keyif almanızı dileriz. 


****

Yoğun iş temponuzun yanı sıra bir yandan da uzun yıllardan beri fotoğraf sanatı ile ilgileniyorsunuz. Bize bu sanatla nasıl tanıştığınızı anlatır mısınız? Kendinizi nasıl fotoğrafın içinde buldunuz ve halen bu konuda neler yapıyorsunuz?

Gerçekten bahsettiğiniz gibi, uzun yıllardan beri fotoğrafın içerisindeyim ve bu, benim için çok büyük bir tutku. Hayatta en keyifli anlarımdan birisi de fotoğrafla uğraşarak geçirdiğim zamanlardır. Dağcılık, trekking, uzun mesafe koşuları ve müzikle de aktif olarak uğraşıyorum ama hayatımda fotoğraf, bunların içerisinde kıyaslanmayacak derecede  büyük yer tutuyor. 

Abant Gölü – Bolu

Fotoğrafa olan ilgim her ne kadar çok eskiye, 70’li yılların ikinci yarısına kadar gitse de, ciddi zaman ayırıp bir disiplin içerisinde çekim yapmaya başlamam 2000 yılının başıdır. Eskiden, 1977 yılı gibi, ağabeyimin Rus yapımı eski bir fotoğraf makinesi vardı. Kendisi hem anı hem de farklı tarzlarda fotoğraflar çekiyordu. Bu fotoğraflarını hep benimle paylaşır, birlikte kritiğini yapardık. Arada bir ben de ondan ödünç alıp, farklı denemelerin yanı sıra daha çok anı tarzında siyah beyaz çekimler yapardım. Geçmişte fiili olarak fotoğrafa başlamam ve makineyle tanışıklığım bu şekilde oldu.  

Hala sakladığım bu makineyi, 1979 yılında üniversiteye girdiğimde ağabeyim bana hediye etti. Kendime ait bir makinenin heyecanıyla başlangıçta zaman ayırıp farklı arayışlara yönelmeye başladım, ancak o zamanki diğer başka önceliklerim nedeniyle, uzun yıllar çoğunlukla sadece anı fotoğrafı çektim. Bunun da fotoğraf anlamında gelişimime hiçbir katkısı olmadı.

Aladağlar Direktaş Günbatımı

Bahsetmeden geçemeyeceğim, 1982 yılında Beyoğlu’nda bir eve taşındım. Benden önce evi kullanan üniversite öğrencisi mezun olup evden çıkmış. Fakat atıl durumdaki birçok kitap ve dergiyi taşıyamayıp evde bırakmış. Bunların arasında çok sayıda fotoğraf dergisi ve fotoğrafla ilgili kaynak vardı. Aylık olarak çıkan Türkçe fotoğraf dergilerinin üç dört yıllık bütün sayılarını biriktirmiş. Benim için hazine gibi bir kaynaktı. Hayatımda ilk kez profesyonel fotoğrafçıların birbirinden güzel ve farklı konularda çektiği fotoğrafları o dergilerde görme imkânım oldu. Hatta National Geographic dergisinin bile beş altı tane sayısı vardı. Nasıl hayran kalmıştım!O yıllarda National Geographic dergisini Türkiye’de bulmak hemen hemen imkânsızdı. Bırakın bu dergiyi bulmayı, fotoğrafla ilgili Türkçe yazılmış yayın bile sayılıydı.

1991 yılında yeni bir makine alıp diğer ekipmanları da yenileyerek ilk temel eğitimimi İFSAK’ta aldım. 2000 yılına kadar daha çok kültür ve doğa turlarına katılarak gezilerimi sürdürdüm. İşin gerçeği bu yıllar, fotoğrafa çok da fazla zamanımı veremediğim, oldukça pasif geçen bir dönemdi.   

Akşam Oynayan Çocuk – Gaziantep

Fotoğrafın hayatımın bir parçası olması ve benim için tutku haline gelmesi 2000 yılına rastlar. Planlayarak, fotoğraf için yurt içi gezilere başladım ve fotoğraf aşkına birçok bölgeyi dolaştım. O yıllarda yoğun bir şekilde DİA pozitifle çekim yapıyordum. DİA filmlerden aldığım keyfi ve kaliteyi hala arıyorum. Ama pahalı bir uğraştı ve nitekim 2005 yılında tamamen dijital fotoğrafa yöneldim.

DİA gösterileri ve karma sergilerim oldu. Ulusal ve uluslararası birçok yarışmaya katılıp derece aldım. Emekli olduğum firmada fotoğraf kulübünü kurarak uzun süre aktif olarak çalıştırdım. Uluslararası Fotoğraf Sanatçısı (AFIAP) ünvanı sahibiyim. 2004 yılından bu yana ülkemizin en köklü ve büyük fotoğraf derneklerinden birisi olan İFSAK’ın üyesiyim. 

Çanakkale Boğazı’ndan Gün Batımı

Şu sıralar bana en çok keyif veren uğraş, bildiklerimi yeni başlayanlara ya da bu alanda gelişmek isteyenlere aktarabilmek. Aslında İFSAK’ta benim gibi düşünen çok sayıda deneyimli fotoğrafçı var. İşte bu nedenle, karşılık beklemeden verilen gönül hizmetinin kalıcılığı daha fazla oluyor.

Fotoğraf çekerken sizi en çok hangi konular / unsurlar etkiler?

Kısaca söylemek gerekirse, fotoğrafa konu olan her şey beni etkiler. Fotoğrafın hemen her alanında çekimler yapıyorum. Ben fotoğrafın çekim anını da çok seviyorum. Hangi konuyu çekersem çekeyim etkilenirim.

Benim için uzun süre doğa fotoğrafçılığı daha ağır bastı. Sanıyorum bu durum, doğayı çok sevmem ve doğa gezilerine çok gitmemden kaynaklanıyordu. Bu nedenle arşivimde Türkiye doğasıyla ilgili çok değişik yörelerde çekilmiş çok fazla fotoğraf var. Şimdilerde, insanları kendi üretim ve yaşam alanlarında fotoğraflamak bana daha çok keyif veriyor. Bu nedenle kendi doğal havalarını sergiledikleri için Doğu ve Güneydoğu, favori bölgelerim.

Esnafa Servis Yapan Çaycı

Fotoğraf benim için hayatın gerçekliğinde gördüklerimi yorumlayarak kendi penceremden başkalarına aktarma biçimim. Şöyle de diyebiliriz; hayata bakışımın, düşüncemin fiili bir zeminde ortaya çıkmış, vücut bulmuş halidir. Bu nedenle, benim için felsefedir. Aynı zamanda insanlara söylemek istediklerimle ya da vermek istediğim mesajlarla ilgili bir iletişim aracıdır. 

Bu anlamda fotoğraf, kişilere göre değişen bir ayıklama, filtreleme işidir ve tarafsız değildir. Taraflı olması gerekiyor, aksi taktirde hiç kimsenin kendine özgü bir tarzı olmaz; hep aynı kalıplarda, çok monoton fotoğraflar üretilirdi. Haliyle bu durum, toplumdaki çok sesliliğe ve yaratıcılığa da katkı sağlıyor.  

Fotoğrafla ilgilenmek, yetişmekte olan bir gence ne katar sizce?

Tüm sanat dalları gibi fotoğraf da genç nesillere çok şey katacaktır.

Günbatımında Bisikletliler – Maltepe Sahili

En temel olarak ele alırsak, bir açıdan fotoğraf, iletişimde bir anlatım aracıdır. Bunun için an yakalanır; fotoğrafçı özelinde yorumlanıp, ortama iki boyutlu olarak aktarılır. Başka bir açıdan baktığımızda ise, kopyalama ve çoğaltma biçimidir. 

Bana göre fotoğrafa başlayan ya da bir hobi olarak bu dalda uğraşan bir genç, gördüklerini en iyi şekilde resmetmek isteyecek, sonrasında: 

  • Daha başarılı nasıl olabilirimin yanıtlarını bulmaya çalışacak;
  • İnceleyecek, araştırma yapacak, farklı kültürlerin aktarma biçimlerini görecek;
  • Eğitim alacak, teknik olarak gelişmek isteyecek;
Kalaycı – Malatya Demirciler Çarşısı
  • Öğrendiklerini gördüklerini incelemek isteyecek;
  • Kendi bölgesinden başlayacak, bu da yetmeyecek diğer bölgelerde, farklı coğrafyalarda imkânları ölçüsünde gezmek isteyecek;
  • Gezilerinde farklı kültürleri tanımak isteyecek, bu durum onun ufkunu açacak;
  • Doğayı fotoğraflamak isterken, zor doğa koşullarına adapte olması gerekecek, uzaklara yürümesi ve yükseklere çıkması gerekecek, yürüyüş performansını geliştirmesi gerektiğini düşünecek, spor yapacak;
  • Fotoğrafladığı doğayı tanımaya çalışacak, bölgenin florası ve faunası hakkında bilgi sahibi olması gerekecek, araştırıp öğrenecek;
  • Belki su dünyasını fotoğraflamak isterken, su sporlarına yönelecek;
  • Yaban hayatı fotoğraflamak için saatlerce aynı yerde sabit kalacak, hayvanların geçmesini bekleyecek. Beklemesini, sabretmesini öğrenecek. Belki de yarım gün bekleyip, hiçbir görüntü yakalayamayacak. Her şeyin planlandığı gibi gitmeyeceği durumların da olduğunu bilecek;
Hırdavatçı – Safranbolu
  • Daha iyi fotoğraf çekmek için insanlara yaklaşması ve iyi iletişim kurması gerektiğini düşünecek ve iletişim becerilerini geliştirecek. Daha yakından tanıyacağı insanlarla ve toplumla daha barışık olacak;
  • Belli temalar kapsamında fotoğraf projeleri çalışmaya başlayacak. Amaç edinecek ve bu amacı için kendine hedefler koyacak. Sosyal yaşamı, iş yaşamı ve fotoğraf hobisini dengelemek için zamanı yönetmesi gerektiğini öğrenecek;
  • Daha iyi şeyler üretmek ve üretimlerini sergilemek için derneklere gidecek, üye olacak. Yoğun bir sosyal ortamın içerisinde bulacak kendisini. Ortak yaşam kültürü, sosyal ortam disiplini edinecek;
  • Ekipler oluşturarak fotoğraf projeleri çalışması yapacak, ekip disiplini ile hareket edecek;
  • İyi çalışmaları takdir edilecek, belki dereceler ve ödüller alacak, tanınacak;
  • Fotoğrafla, belki de, profesyonel olarak uğraşacak, bu alanda meslek edinip para kazanacak

gibi daha birçok katkı sayabiliriz.    

Fotoğraf çekiminden önce bir hazırlık yapıyor musunuz? Yoksa sadece “an”ı mı yakalıyorsunuz? Bu konuda yeni başlayanlara tavsiyeleriniz olabilir mi?

Her konuda olduğu gibi, fotoğraf çekim süreci öncesi de bir planlamayı gerektirir.  Plan yapmak ve plana göre hareket için kendinizi disipline etmek, hayatımızın her alanında olduğu gibi fotoğraf için de geçerlidir. 

Fotoğraf çekerken kendinizi rahat hissetmeniz, mutlu ve stresten uzak olmanız da ayrıca doğrudan fotoğrafın kalitesine yansıyacaktır. 

Kaçkar Dağı – Artvin Doğu Karadeniz

Hazırlık anlamında şunlar yapılabilir;

Gidilecek yerin iklim koşulları öncelikle araştırılmalıdır ve sizi nasıl bir havanın, hava durumunun karşılayacağını az çok bilmek önemlidir, çünkü ışık demek fotoğraf demektir.

Yörenin coğrafi koşulları, florası ve faunasıyla ilgili bilgi toplamak ve buna göre gerekli ekipman ve gerekirse zaman planı yapılmalıdır.

Ve en önemlisi de, o yöredeki sosyal yaşantıyı, insanların gelenek, görenek ve inançlarını bilerek hareket etmek, daha huzurlu ve verimli çekim yapmamızı sağlar.

Bütün bunları bilmek, gideceğimiz yerde neyle karşılaşacağımızı önceden kestirerek ona göre davranmamızı gerektirir. Ekipman, ulaşım ve konaklama da buna göre belirlenir.

Plan yapılmalı ve buna göre çekim yapılmalı. Ancak rastlantıları da göz ardı etmemek gerekir; birçok iyi fotoğraf, tesadüfen karşımıza çıkar.

Çekim yapılırken, halkın hassasiyetlerine çok özen gösterilmelidir. Karşı oldukları bir çekimde ısrar etmemek gerekir. Mümkünse, öncelikle iletişim kurulmalı, makine başlangıçta ortaya çıkartılmamalıdır. Belli bir kaynaşma sürecinden sonra, koşullar uygunsa, çekime başlanabilir. Çalışanları iş başında fotoğraflamadan önce, izinlerinin mutlaka alınması gerekir. 

Gerek amatör ve gerekse de profesyonel fotoğrafçıların elinde ya da çantasında büyük boy makineler, objektifler olduğunu görüyoruz. Özellikle maddi yönden fotoğrafla ilgilenmek zor mudur, kolay mıdır? İlgi duyan herkes gerekli ekipmanları kolayca edinebilir mi? En azından neler gereklidir?

Fotoğraf her makineyle çekilir. Bilinen bir gerçek vardır ki o da, fotoğrafı makine değil göz çeker. Eğer olay sadece pahalı ekipmanlara bağlı olsaydı, bizim bütün eski fotoğraflarımızı çöpe atmamız gerekirdi. Oysa 100 yıl öncesinde çekilmiş bir fotoğrafa bile hala hayranlıkla bakıyoruz. Bu fotoğrafları çeken en iyi ekipmanın teknolojisi, bugünün en vasat dediğimiz, temel seviyedeki bir mobil telefon kamerasından bile gerideydi.  

Nallıhan Kuş Cenneti – Ankara

Benim önerim, fotoğrafı hobi olarak edinmek istiyorsanız, öncelikle bütçenize uygun, fotoğrafçılığa giriş seviyesinde bir SLR makine ile başlamanızdır. Eğer SLR makine ile başlayacaksanız, objektif seçimi çok çok önemlidir. Bu konuda mutlaka deneyimi olan birisinden destek alınmalı. Makineyi değiştirebilirsiniz, ancak objektifler kalıcıdır. Devam eden süreçte farklı ekipmanları, ihtiyaca bağlı olarak almak isteyeceksiniz. Elbette bu da amacınıza yönelik olacaktır.

Başlangıçta bütün ekipman setini alıp, büyük yatırımlar yaparak fotoğrafa başlamayı önermiyorum.

Süper Ergen olarak Ünal Mecit’le yaptığımız bu güzel sohbetin ikinci bölümünü de keyifle okuyacağınızı ümit ediyoruz. İkinci bölümde buluşmak üzere… 

Yasal Uyarı: Her hakkı www.superergen.com’a ait olan özgün içerik, Fikir ve Sanat Eserleri ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. https://www.superergen.com adresine çalışır durumda link verilerek alıntı yapılabilir.