Yazan: Ece Gökyar – 06.12.2016
Bugünkü yazıma esin kaynağım, ardında başarı, motivasyon, cesaret, umut ve olumlu düşünceler konularında pek çok kitap, özdeyiş ve video bırakarak dünyadan ayrılmış olan “Zig Ziglar”.
Kendisini günümüz tabiriyle, “Motivasyon Koçu” olarak tanımlamak, sanıyorum, yanlış olmaz.
İşte motivasyon konusunda kendisinin önemli sözlerinden birkaçı:
“Motivasyon, uzun süre devam etmiyor (kalıcı değil) diyorlar. Evet, doğru! Banyo yapmak da öyle! Belli aralıklarla tekrarlamanız gerekir.”
“Problemleriniz üzerinde kuluçkaya yatarsanız, mükemmel civcivleriniz olur.”
“Cesaretini asla kaybetme, zorluklar içerisinde kilidi açabilecek en son anahtar, çoğu zaman odur.”
Motivasyon kelimesi ilk kez “American Dictionary of the English Language”de (Noah Webster baskılı Amerikan İngilizce Sözlüğü) 1828 yılında tanımlanmış.
Bugün, günümüzde sıklıkla kullanılır hale gelen bu kavrama biraz daha yakından bakalım istedik.
Dilimize “güdüleme”, “dürtü” ya da “harekete geçiren unsur” olarak çevirebileceğimiz motivasyon, içinde “olumlu” anlamlar barındıran bir kavram.
- İnsanı hedefe yöneltir.
- Bir şeyler yapma arzusu doğurur.
- Harekete geçirir.
- Bilinçli ve amaçlı işler yapılmasına önayak olur.
- Hareketin devam etmesini sağlar.
- Rehberlik eder.
- Davranışı şekillendirir.
- Gayret göstermeyi ya da engeller karşısında dirençli olmayı sağlar.
Motivasyonun biyolojik, sosyal, duygusal ve bilişsel olmak üzere dört ana gücü barındırdığı söyleniyor.
Biyolojik güç, acıktığınızda buzdolabına saldırmak;
Sosyal güç, giyim kuşam almak;
Duygusal güç, sevdiğiniz birine hediye seçmek ve
Bilişsel güç ise, kitap okumak olarak örneklendiriliyor.
Bir şeyi neden yaptığınız, doğrudan motivasyon kavramına çıkıyor.
Söz gelimi, beni bu yazıyı gece yarısı bitirmeye iten güç nedir? (Öylesine motive olmuşum ki, düşünün, sabah olmasını bekleyemiyorum!)
Motivasyonun, iç ve dış olarak iki ayrı ilham kaynağı bulunuyor.
Bu yazıyı gecenin bir yarısında yazıyor olmam, kişisel bir tercihtir. Doğrudan benim psikolojimle ilgilidir. Bu, iç motivasyondur.
Öte yandan, herhangi bir eylemi, para, şöhret, makam, madalya, övgü gibi ödüllerin, yani ekonomik araçların beklentisiyle yapıyorsak, bu da dış motivasyon olmakta.
Her ikisi de yerine göre doğru ve geçerli olabilir. Ancak bunlardan ilki, doğrudan kişinin öz kaynaklarından beslenmesi nedeniyle, çok daha uzun soluklu bir etkiye sahiptir. “Değişim, içeriden başlar” ve “Değiştirebileceğimiz şeyler, daima kendi iç dünyamızla ilişkilidir” diye boşuna dememişler.
Motivasyon bir süreçtir. Bu süreç, bireyin ihtiyaçları ile şekillenir. Çoğumuzun bildiği gibi Maslow’un İhtiyaçlar Teorisi’nin en alt basamağında yer alan acıkma, susama, barınma, cinsellik ve ardından adım adım gelen sevgi, aidiyet vb. unsurlardan tutun da, en tepede yer alan kişisel tatmin, kendini gerçekleştirme ve kişisel başarı konularına dek her şey bir motivasyon sebebidir. Maslow’a göre motivasyon, kişiye özgüdür. Birini motive eden bir şey, başka birini motive etmeyebilir.
İnsanların çalışma hayatında aktif rol almasıyla birlikte motivasyon kavramı daha da fazla önem kazanmaya başlamıştır. İş yapış şekilleri ve bireylerin hangi nedenle verimli ve başarılı olmayı tercih ettikleri konusunda pek çok teori ortaya atılmıştır.
Bizi ilgilendiren, motivasyonun geleceğe hazırlanan çocuklarımızın ev hayatı, ev ödevleri, okula devam, hayata atılma ve başarı kavramları konusunda ne şekilde motive edilmeleri gerektiğidir. Zira bundan böyle yaşama dair salt kendi motivasyonumuz değil, sorumluluğumuz altındaki gençlerin motivasyonu da önemli olacaktır. Tam bu nedenle, “Ergenlikte Okul Motivasyonu Azalırsa” başlıklı yazımızı da okumanızı öneririz.
Motivasyon konusunda söylenecek çok söz var. Hepsi sırayla ve zamanla…
KAYNAKLAR:
Olumsuz Bir Dünyada Olumlu Çocuklar Yetiştirmek – Zig Ziglar (Beyaz Yayınları – 1. Basım, Nisan 1998)
Yasal Uyarı: Her hakkı www.superergen.com’a ait olan özgün içerik, Fikir ve Sanat Eserleri ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. https://www.superergen.com adresine çalışır durumda link verilerek alıntı yapılabilir.