Yaşam

Beni görmek demek…

Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kafidir.”

83 yıl oldu Ata’mızı fikirlerini, duygularını anlayarak, hissederek görmeye çalışalı. Biz, kendi neslimizin muhasebesi sırasında bazen gururlu, bazen üzgün ve bazen mahcubuz. Çocuklarımıza ve gelecek nesillere onun ülküsünü ve kader arkadaşları ile katettiği zorlu yolu anlatmak, görevimiz.

Onu kaybettiğimiz günün yeni bir yıldönümünde Süper Ergen’in ruhuna yakışacağını düşünerek Ata’mızın gençlik yıllarına dönmek istedik.

Atamızın çocukluğu Selanik’te geçti. Lord Kinross, ‘işlek bir ticaret şehri olan Selanik’in Mustafa’nın çocukluğu, delikanlılığı ve gençliği üzerinde biçimlendirici etkisi olduğunu’ yazıyor ve ‘dağ eteklerinden yukarıya doğru tırmanan, büyük, durgun körfezin sularına yayılan Selanik’in coğrafi durumunun, bundan doğan tarihinin ve kozmopolit yapısının Mustafa üzerinde etkili olduğunu’ düşünüyor. Harbiye’ye yani bugünkü karşılığı ile üniversite düzeyinde olan Harp Okuluna gitmeden önce annesinin isteği ile “geleneksel bir merasimle” mahalle mektebine ve sonra babası Ali Rıza Efendi’nin önayak olması ile ‘daha çağdaş eğitim yapan’ Şemsi Efendi Mektebi’ne gittiğini biliyoruz.  Ancak yedi – sekiz yaşında yetim kalınca okuldan ayrılması gerekiyor ve kardeşiyle birlikte bir süre dayısının Langaza civarındaki Rapla köyünde yaşıyor. Ancak, okul ve askerlik özlemi ile, annesi istemese de, Selanik Askeri Rüştiyesi’ne yani bugünkü karşılığı ile askeri liseye girmeyi başarıyor. Daha sonra da, 20’li yaşlarında yaşam yolculuğu Harbiye’ye ve ardından hepimizin bildiği o büyük eseri gerçekleştirmeye doğru ilerliyor.

Mustafa nasıl bir çocuktu? Kılıç Ali, Atatürk’ün Hususiyetleri adlı kitabında Zübeyde Hanım’ın dilinden şöyle aktarıyor: Mustafam küçücük çocukken bile gayet temiz giyinirdi. Adeta büyük bir adam gibi tavırlar alır, herkesle büyükmüş gibi konuşurdu. Mahalle çocukları sokakta oynarlarken onların taş, sapan gibi sokak oyunlarına, ayak atlamalarına, koşmacalarına iltifat etmez, onlara bir nevi istihfafla (önem vermeme) bakardı. O’nun kendisine mahsus bir benliği vardı. Ellerini pantolonunun cebine koyarak ve başını yukarıya dikerek konuşması daima hepimizin nazarı dikkatini celb ederdi. Ne kadar nazik, ne kadar sıkılgan bir çocuktu, size tarif edemem. Konu komşu herkes O’nu çok severdi. Çok zeki bir çocuktu.”

Atamızı saygı ve özlemle anarken gençlere büyük bir inanç ve sevgiyle seslenişini bir kez daha hatırlayalım;

Gençler! Cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.”

Saygı ve özlemle…

10 Kasım 2021

RESİM KAYNAK:  https://twitter.com/ilberortayligsu/status/1370777900828528642  ve https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/mustafa-kemal-ataturkun-bilinen-en-eski-fotografi-1724950

KAYNAKLAR:

1- Mustafa Kemal – Yılmaz Özdil. Kırmızı Kedi Yayınevi, 2018

2- Atatürk’ün Hususiyetleri – Kılıç Ali. Sel Yayınları, 1955

3- Atatürk – Bir Milletin Yeniden Doğuşu – Lord Kinross. Altın Kitaplar Yayınevi

Yasal Uyarı: Her hakkı www.superergen.com’a ait olan özgün içerik, Fikir ve Sanat Eserleri ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. https://www.superergen.com adresine çalışır durumda link verilerek alıntı yapılabilir.