Gezi

Venedik Gezi Notları ve Fondaco Dei Tedeschi

Yazan: Eser Tığlı – 26 Mayıs 2017

Her şehrin kendine has bir aurası var; insanları çeken, iten, şaşırtan, sıkan, coşturan, “hep orada kalayım veya bir an önce toparlanıp uzaklaşayım” dedirten. Venedik için söyleyebileceğim, son derece şahsına münhasır, büyülü bir aurayla, geçmiş zamanın çok güzel ve estetik bir anında asılı kalmış bir ruhu oluşu.

Bu anlamda, alışılmışın dışında algı yaratan ve de çokça şaşırtan bir şehir Venedik. Teknoloji tutkunu, zamanla yarışan süper ergenlerimize ve gençlerimize zamanın yavaş aktığı, meyvelerin, sebzelerin, kargonun ve günlük hayatın daha pek çok parçasının su yoluyla gerçekleştiği bu resim, çok farklı gelecek ve ufuk açacak diye düşünüyorum.

Son yıllarda Venedik’e birkaç kez gitme şansına eriştim. Bir İtalya seyahatimde, Verona’dan trenle gidip şehri şöyle bir dolaşıp oradan aynı gün uçakla İstanbul’a döndüm. Bir diğerinde de Bologna’dan yine trenle Venedik’e geçip bu sefer Büyük Kanal turu yaptım, Murano adasına gittim, akşam da Bologna’ya döndüm. 2016 sonbaharında da bu şehrin harika müzelerini, meşhur operasını, daha çok kafesini, muhteşem saraylarını ve adalarını görmek için bir hafta kaldım. Ve tekrar hayran kaldım bu büyülü atmosfere.

Venedik haritasına baktığınızda gördüğünüz balık şekli, pek çok köprü ile birbirine bağlı  kanallar üstünde yüzen bu şehri çok iyi anlatan bir simge de aslında. Şehrin bu özelliği, seyahatinizi planlarken, özellikle otel, şehiriçi ulaşım ve hava durumu ile ilgili iyi bir araştırma gerektiriyor, orada kalış süreniz boyunca yaşamınızı kolaylaştırmak için.

Venedik’te bir yerden bir yere ya yürüyeceksiniz ya da zamandan ve enerjinizden tasarruf etmek için “vaporetto”ya (motorlu büyük tekne), “motoscafo”ya (daha dar ve küçük tekne), gondola veya su taksisine bineceksiniz. Bu sebeple, otelinizin mutlaka bir iskeleye çok yakın olmasına özen gösterin. Ve bir Venedik haritasından, otelinizin konumunu önceden kontrol etmenizde fayda var. Böylece, özellikle şehre geliş ve ayrılışınızda, ağır bavulları köprülerden yürüyerek taşımak zorunda kalmazsınız. Bu konuda kendi deneyimimden bahsetmek isterim: Her şeyi çok araştırıp çalışan, plan yapan biri olsam da Venedik’e son gidişimde hem kendi bavulumu, hem de beli rahatsız olduğu için eşimin bavulunu, iki adet uçak bagajımızı, sırt çantamı ve el çantamı birçok merdivenle çıkılıp inilen yüksek bir köprüden tek tek taşımak zorunda kaldım. Sonradan anladık ki, aslında otel başka bir iskeleye daha yakınmış ve biz, tekneden bir durak sonraki iskelede inerek, köprü aşmak zorunda kalmışız. Birimiz bavullarla beklerken, diğerimiz otele yürüyüp resepsiyona en yakın iskeleyi sorsa veya araştırsaydı bu zorluğu yaşamayacaktık.

Ama işte tecrübe de yaşanmadan kazanılmıyor ve kafası kanamayan yara sarmayı öğrenemiyor. Bu deneyimi de sizlerle paylaşabilme fırsatım doğuyor böylece.

Sürekli köprü aşarak yürümek için ayaklarınızın ve dizlerinizin de sağlam olması gerekiyor. Özellikle yaşlı anne babanız veya küçük çocuğunuzla Venedik’e gidecekseniz, aman dikkat! Onlara göz kulak olmak, yürütmek, tekneye bindirip indirmekte hem siz hem onlar epey çaba sarfedeceksiniz. Böyle bir deneyim, yıllar önce diz problemi olan yaşlı annesini Venedik’e götüren eşimin anı kutucuğunun “tecrübeyle sabit” bölümünde hala saklı…

Şimdi gelelim ulaşıma:

Venedik’e arabayla geliyorsanız, ancak belli noktalara kadar ulaşabilirsiniz. Sonrasında su ulaşımıyla gideceğiniz yere varmanız gerekecek. Tarifeli bir uçakla geliyorsanız, şehre 7 km uzaklıktaki Marco Polo havaalanına ineceksiniz. Geliş terminalinde “Hello Venezia” işaretli bilet satış gişelerinden veya ACTV bilet satış makinalarından havaalanı ile Piazzale Roma arasında sürekli gidip gelen ACTV (Azienda del Consorzio Transporti Veneziano) veya ATVO (Azienda Transporti Veneto Orientale) otobüslerine bilet alabilirsiniz (tek gidiş 8 euro, gidiş – dönüş alırsanız 15 euro).

Venedik’te pek çok yeri yürüyerek gezmiş olsam da, havaalanına iner inmez aldığım ulaşım kartı o kadar çok işime yaradı ve şükrettim ki detaylıca anlatmak isterim:

Size tavsiyem, havaalanından çıkmadan, 12 saatten 7 güne kadar seçenekleri olan, vaporetto ve motoscafoya sınırsız inip binme hakkı veren ulaşım kartı almanız. Bu, hem size havaalanı otobüsüyle Piazzale Roma’ya geldikten sonra binmeniz gereken tekneler için bilet kuyruğunu pas geçme imkanı verecek, hem de tek bir tekne biletinin (sadece75 dakika geçerli, son durağa kadar indi bindi imkanı verir ama dönüş yolculuğunda kullanılmaz) 7,5 euro gibi inanılmaz bir rakam olduğu Venedik’te, müthiş kar ve kolaylık sağlayacak. Ulaşım kartı çeşitlerini ve nerelerde geçerli olduğu bilgisini Hello Veneziave  ACTV ofislerinden edinebilirsiniz (örneğin; sadece ulaşım için geçerli kartlar, ulaşım + müze girişlerine olanak veren kartlar veya ACTV, yani kamu taşımacılığı firmasına ait sınırsız ulaşım kartı aldığınızda, bunun özel şirkete ait ATVO ve Alilaguna teknelerinde geçmeyeceği bilgisi gibi). Ayrıca http://www.visit-venice-italy.com/ veya www.veneziaunica.it sitelerinden bu konuda bilgi alabilirsiniz. Biletinizi veya ulaşım kartınızı teknelere binmeden her sefer iskeledeki elektronik makinalarda geçerli kılmayı unutmayınız.

Havaalanından şehre direkt su yoluyla da gelebilirsiniz.
 Ya “Alilaguna tekneleri”ne bineceksiniz ya da su taksisi tutacaksınız. Su taksileri, 100 euro civarı bir ücret alarak sizi aynen sürat teknesi gibi, hoplata hoplata kaldığınız otelin özel iskelesine (eğer özel iskelesi olan bir otel seçtiyseniz) ya da en yakınındaki iskeleye bırakır. Tekne korkunuz varsa,hızlı ve hoplatarak giden bu su taksilerinden uzak durun. Özellikle yaşlılar ve suyun üstünde hızdan korkanlarla binerseniz bu güzel yolculuk kabusa dönüşebilir. Bu da tecrübeyle sabit!  

Venedik’e trenle gelirseniz eğer, Santa Lucia tren istasyonunda indikten sonra yine dışarı çıkıp bir vaporettoya binmeniz gerekecek. İstasyonun içindeki bilet gişelerinden de kalış amacınıza uygun ulaşım kartları veya tek bilet alabilirsiniz.

Venedik için hava durumu bilgisi de önemli demiştim. Su şehri Venedik, acqua alta denilen, suların yükselme dönemlerini son yıllarda daha sık yaşayan bir yer. Genellikle 3 – 4 gün öncesinden acqua alta öngörülebilse de, son dakika sürprizleri de yaşanmıyor değil. Sular 1 metreyi geçecek duruma geldiğinde siren sesleri duyuyorsunuz. Sirenlerin uzunluğu kısalığı yani farklı çalışları size yükselecek su seviyesi hakkında bilgi veriyor. Biranda tüm şehir sular altında kalmayacağı için endişeye de gerek yok. Yerler yavaş yavaş suların taşmasıyla doluyor. Ayrıca suyun çok yükseldiği sokaklara passerelle denilen üzerinden yürüyüp geçebileceğiniz tahta yükseltiler konuyor. Eylül sonu – Nisan ortasına kadar bu açıdan riskli aylar denilse de, değişen iklim koşulları, size her an bir sürpriz yaşatabilir. Bu durumda, hemen satışa çıkan plastik torbaları ayağınıza geçirin, fotoğraf makinanızı elinize alın ve bir turist olarak, bu deneyimin de keyfini çıkarın. Anı kutucuğunuzda “unutulmazlar” bölümüne bir kayıt daha…

Venedik’in film setini andıran sokaklarında yürüyerek hayallere dalmadan önce tavsiyem, Büyük Kanal (Canal Grande) boyunca yer alan her iskelede durarak yavaş yavaş ilerleyen 1 no’lu vaporetto’ya binip harika sarayları (palazzo) ön cephe süslemeleriyle seyredip fotoğraf çekerek, şöyle bir şehirle tanışma turu yapmanız. İskelede vaporetto’nun gideceği yönü gösteren tabelaya dikkat etmeniz ya da binmeden görevliye sormanızda fayda var.

Bu gezi sırasında görsel bir şölen sunacak saraylar, binalar ve kiliselerden bazıları; Fondacodei Turchi (eskiden Türk tüccarlar için yapılmış ambar, şimdi Doğa Tarihi Müzesi), zarif Gotik süslemeli Ca’ d’Oro(Altın Ev), Gotik kemerli cephesiyle Palazzo Sagredo, 2005’den bu yana sanat müzesi olan Palazzo Grassi, renkli mermerli ön cephesiyle görkemli Palazzo Dario, şimdi lüks bir otel olan Palazzo Gritti-Pasani, üniversitenin bir bölümünün bulunduğu Gotik Palazzo Garzoni, kanalın en alt doğu ucundaki meşhur Punta della Dogana (Gümrük Binası, şimdiki Çağdaş Sanat Vakfı), Venedik silüetinde parlayan Barok tarzda Santa Mariadella Salute kilisesi  ve günümüzde konser mekanı olarak kullanılan Barok kilise San Stae. Ve tabii ki, Büyük Kanalı ikiye ayıran mağazalarla dolu Rialto Köprüsü.

Ca’d d’Oro
Palazzo Grassi
Fondaco dei Turchi
Punta della Dogana ve Santa Maria della Salute Kilisesi
San Stae Kilisesi
Büyük Kanal ve Rialto Köprüsü

Palazzo Gritti – Pisani

Sonra da yine Büyük Kanal boyunca daha hızlı hareket edip her durakta durmayan 2 no’lu vaporetto ile bir gezi yapıp, 4.1 / 4.2 ve 5.1 / 5.2 no’lu ring seferi yapan küçük teknelere binerek diğer güzergahları görebilirsiniz.

Pek çok turistin tercih ettiği Venedik sembolü “gondol”larla arya eşliğinde kanal turu yapabilirsiniz. Bu durumda, 80 ile 100 euro civarı bir ücret ödemeniz gerekecek.

Ancak “Teknelerle zaten kanallarda dolaşırım. Amacım sadece bir gondol deneyimi yaşamak.“derseniz, size pek çok turistin bilmediği bir şey söyleyeyim: traghetto (feribot) denilen, toplu taşım aracı olarak yedi değişik noktadan büyük kanalı geçen gondollara binebilirsinizSadece 2 euro civarı bir ücretle hem bir kıyıdan diğerine geçersiniz, hem de gondol keyfi yapmış olursunuz (Venedik haritalarında traghetto durakları işaretlidir).

Venedik’i bir rehber eşliğinde yürüyerek keşfetmek isterseniz, ücretsiz yürüyüş turlarına katılabilirsiniz. San Marco bölgesindeki Campo Santo Stefano’da (campo = meydan) bulunan heykelin önü, buluşma noktası. Tur sonunda rehbere bahşiş vererek memnuniyetinizi belirtmeniz iyi olur. Ücretsiz tur bilgilerini www.venicefreetours.com sitesinden edinmek mümkün.

Venedik’te altı tane idari bölge bulunur; Cannaregio, Castello, San Marco, Dorsoduro, San Polo ve Santa Croce. (Yazımın başındaki haritada bu altı bölge değişik renklerle belirtilmiştir).

Venedik deyince akla ilk geleni, ünlü San Marco Meydanı. Bu meydanda, Venedikli yöneticilerin ikametgahı ve devlet dairesi olan Gotik mimari şaheseri Palazzo Ducale (Dükalık Sarayı), ön cephesinde İstanbul’dan (o dönemki ismiyle Konstantinopolis) getirtilen (ve asılları Bazilika müzesinde olan) çok ünlü dört bronz at heykelinin kopyaları bulunan Basilica di San Marco (San Marco Bazilikası), tepesine çıkıp harika Venedik manzarası seyredebileceğiniz Campanile (ÇanKulesi), Palazzo Ducale ile hapishaneyi birbirine bağlayan ve adını mahkemeye götürülen mahkumların son kez şehre bakıp iç çekmelerinden alan Ponte dei Sospiri (Ahlar Köprüsü) bulunur.

Basilica di San Marco 

San Marco Meydanı’nda, 1720 yılından kalma, iç dekorasyonu çok etkileyici Cafe Florianda bir kahve molası vermenizi tavsiye ederim. Güzel havalarda belli saatlerde kafenin dışında canlı orkestra müzik yapar. Bunun için sizden ekstra müzik ücreti talep ederler. Ancak meydanda gezinerek veya diğer kafelerde oturarak da bu müzik dinletisinin bedava keyfini çıkarabilirsiniz.

Cafe Önü Canlı Müzik
Cafe Florian

San Marco Meydanı’na yakın Hotel Danielinin terasına çıkıp nefis manzara eşliğinde kahvenizi yudumlamak da ayrı bir keyif. Angelina Jolie ve Johnny Depp’in rol aldığı “Turist” isimli harika filmin bir bölümü Venedik’te ve bu otelde geçer. Venedik’in en şık caddelerden biri olan Calle Larga XXII Marzo da gözünüzü gönlünüzü coşturacak bir diğer adrestir. Yine bu civardaki La Fenice Opera Binası’nda opera veya klasik müzik konseri izlemek, Venedik deneyiminizi daha da zenginleştirecektir. Dönem kıyafetli ve perukalı müzisyenlerin sergilediği show ve müzik dinletisi için de Scuola Grande di San Teodoro binasındaki I Musici Veneziani grubunu tavsiye ederim.

San Marco’nun karşı kıyısındaki Dorsoduro bölgesinde Gallerie dell’Accademia Müzesidünyadaki en büyük Venedik resimleri koleksiyonunun sergi alanıdır. İlgi alanınızsa kaçırmayın derim. Yine bu bölgede benim hayran kaldığım ve geniş kapsamlı anlatabilmek için bundan sonraki yazımın konusu olarak belirlediğim, sanat objeleriyle dolu bahçesi, Büyük Kanal üstündeki balkonu, içi müthiş resimler ve heykellerle dolu şehrin en popüler mekanlarından Peggy Guggenheim Müzesi’ni gezmenizi hararetle tavsiye ederim.

Kuzeyde Cannaregio bölgesinde tren istasyonu ile Rialto Köprüsü arasında uzanan Strada Nova caddesi de alışveriş ve kafelerde oturup gelen geçeni izlemek için tercih edilebilir. 

Güneydeki La Guidecca Adası’na vaporetto ile giderek, meşhur Cipriani Restoran’da mola verip zamanınızın çoğunu geçirdiğiniz karşı kıyının manzarası eşliğinde bir kahve yudumlamak da hoş bir deneyim olur.

Ciprini Restorandan Karşı Kıyı Manzarası

Yaz mevsiminde Venedik’e giderseniz eğer, güneydeki Lido Adası’ndaki plajlarda deniz ve güneşin keyfini çıkarabilirsiniz, fazla turistik olduğu için plajlarda yer bulmak pek kolay olmasa da.

Kuzeyde ise, Venedik’in dünyaca meşhur cam işçiliğinin sergilendiği Murano Adası, dantel diyarında kaybolacağınız rengarenk evleriyle sizi karşılayan Burano Adası ve doğayla başbaşa sakin bir gün geçirebileceğiniz Torcello Adası’na “motonavi” denilen iki katlı teknelerle gidip, Venedik’e has cam obje ve dantel alışverişinizi yapabilirsiniz. Bu tur, tüm gününüzü alacağı için yola erken çıkmakta fayda var. Fondamente Nuove veya San Zacceria’dan kalkan LN hattını kullanarak bu adalara ulaşabilirsiniz.

Murano Adası
Torcello Adası
Burano Adası

FONDACODEI TEDESCHI (T Galleria) – Bir AVM!

Ekim 2016’da Venedik’teyken, görkemli bir binanın üzerinde yeni bir alışveriş merkezinin açılacağını ilan eden kocaman bir reklam panosu asılıydı. Öyle hayret ettim ki yüksek sesle  “Yok artık! Venedik’in buna ihtiyacımı var?” dediğimi hatırlıyorum. Yine de keşfetmeden duramadım. İyi ki gitmişim.

13. yy.’da yapılan bu bina, 16. yy.’daki bir yangından sonra yeniden inşa ediliyor. Ve Venedik’in en çok resmedilen meşhur yapılarından biri. Önceleri Alman tüccarlarının karargahı, gümrük binası ve sonrasında da postane olarak kullanılıyor. Hemen Rialto Köprüsü’nün arkasında. Dünyanın önde gelen bir lüks tüketim şirketi tarafından restore ettirilerek geçtiğimiz Ekim ayında da alışveriş merkezi olarak açılıyor.

Binanın içi gerçekten çok etkileyici. Markaların sergilenişi sanat eseri gibi. Sadece görmek, dokunmak ve havasını koklamak için gitmenizi tavsiye ederim. Ben çok çok beğendim.

Asıl sürprizi ise binanın terasına çıktığımızda yaşadım. Terasa çıkmak için herhangi bir ücret ödemiyorsunuz. Açık havaya adım attığınızda 360 derece muhteşem Venedik manzarasını sizi bekler buluyorsunuz!!! Çevrede gördüğünüz binalar da isimleriyle plakalara kabartma olarak işlenmiş. Görsellik, bilgi, ihtişam hepsi bir arada. Gerçekten, evren bazen hiç ummadığımız bir anda bize güzelliklerini sunuyor!!

Bir kez daha, önce yargıladığım bir şeyin, sonrasında bana nasıl harika bir deneyim yaşattığı ile ilgili hayat dersimi hatırlıyorum ve sizi, aşağıda yer alan, eşimin sesinden bu manzaranın videosuyla başbaşa bırakıyorum.

Ve Venedik’teki tarihle, resimle, müzikle, operayla, hayret ve huşu ile dolu bu zaman yolculuğum, anı kutucuğumun bir köşesinde parıldayarak hep benimle yaşayacak, biliyorum.

Yasal Uyarı: Her hakkı www.superergen.com’a ait olan özgün içerik, Fikir ve Sanat Eserleri ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. https://www.superergen.com adresine çalışır durumda link verilerek alıntı yapılabilir.