Kültür, Sanat, Spor

Günün Sohbeti: Okçuluk

Söyleşi: Ece Gökyar – 6 Nisan 2017

Süper Ergen’de günün sohbeti, bir ata sporumuz olan “okçuluk” konusunda… Okçuluğu, Ceren Ürkmez ile yaptığımız söyleşi ile tanımak istedik. Sevgili Ceren’in, her yaştan kişi, özellikle de gençler için okçuluğa dair doyurucu bilgiler verdiği bu güzel söyleşiyi keyifle okumanızı dileriz. 

Sevgili Ceren, “okçuluk” sporuyla ilgilenen bir genç olarak, öncelikle bize bu spora kaç yaşında başladığını ve başlamaya nasıl karar verdiğini anlatır mısın?

Okçuluk sporuna 10 yaşında başladım. Hayat Bilgisi dersinde öğretmenimiz ata sporumuz olduğunu söyleyince merak ettim ve araştırdım. Çok ilgimi çekti ve aileme okçuluk yapmak istediğimi söyledim. Bu sporu yapabileceğim bir kulüp ile irtibata geçerek hemen başladım.

Okçuluk şu anda hayatında nasıl bir yer kaplıyor? Antrenman saatleri ve yarışlar ile okul ve sosyal yaşamını nasıl dengeliyorsun?

Şu anda okulum dışında hayatımın büyük bölümünü antrenmanlarım kaplıyor. Okçuluk benim hayatım diyebilirim. 

Sosyal hayatımdan çok fedakârlık yapıyorum ama çok mutluyum. İnsan sevdiği bir şeyi yaptığı zaman mutlu oluyor ve yorulduğunu hissetmiyor. 

Normal şartlarda ortalama haftada 3 – 4 gün, günde 2 – 2,5 saat antrenman yapıyorum, ama bu sayı yarışma dönemlerinde 5 – 6 güne kadar çıkabiliyor. Derslerimi olumsuz yönde etkilediğini söyleyemem. Çünkü yaptığım spor, konsantrasyonu arttıran bir spor olduğu için faydası olduğunu düşünüyorum. Spor yapmak, düzenli ve disiplinli olmanızı sağlıyor; bu da derslerde başarılı olmanıza olumlu yönde etki ediyor.

Okçuluk sporunun özelliklerinden bize bahseder misin? Söz gelimi, “Herkese uygun mudur?”, “Nerede yapılır?”, “Nasıl ekipmanlar kullanılır?”, “Antrenman saatleri ne şekildedir?”, “Ön hazırlık gerektirir mi?”, “Yaz kış yapılabilen bir spor mudur?”, “Herkesin yapabileceği şekilde uygun maliyetli midir?” gibi konularda akıllardaki sorulara vereceğin yanıtların önemli olduğunu düşünüyoruz.

Okçuluğun en büyük özelliği, her yaşta bu spora başlayabilmenizdir. Tabii erken yaşlarda başlamak büyük avantaj ama amatör olarak istediğiniz yaşta yapabileceğiniz bir spordur. 

Konsantrasyonu arttırır, dik durmanız gerektiği için duruşunuzu düzeltir. Hatta skolyoz rahatsızlığı olan kişilere doktorların tavsiye ettiği bir spordur. 

Özel ekipmanlar ve çalışmak için özel bir mekana ihtiyaç duyulmaktadır. Ekipmanlar, kol boyunuza göre, gücünüze göre zaman içinde değişiklik göstermek zorundadır. Amatör olarak yaptığınız zaman, kulüplerde bulunan malzemeler ile çalışabilirsiniz. Profesyonelliğe geçtiğinizde kendi ekipmanlarınızı temin etmeniz gerekmektedir. Okçuluk sporu, klasik ve makaralı yay olmak üzere iki çeşittir. Herkes klasik yay ile bu spora başlar. İsteyenler daha sonra makaralı yayı tercih edebilir. Tabii antrenörler hangi tip yay ile daha başarılı olacağınız konusunda sizi yönlendirir. Ben, makaralı yaycıyım. 

Her sporda olduğu gibi vücudunuzu ısıtarak spora başlamanız ve spor sonrasında da vücudunuzu soğutmanız gerekmektedir. 

Okçuluk, asıl olarak açık havada yapılan bir spordur. Ancak kapalı alanda da yapılabilmektedir.

Okçulukta başarılı olmada gereken gücü ve formu korumak için gündelik yaşamında özellikle nelere dikkat ediyorsun? Örneğin, beslenme, uyku düzeni ve okçuluğu destekleyen diğer spor dalları gibi konularda neler söylemek istersin?

Protein ağırlıklı beslenmeye çalışıyorum. Konsantrasyonumu arttırmak, stresimi azaltmak için yoga yapıyorum ve gerek özel hayatımda gerekse de yarışmalarda stres yönetimi ile başa çıkmakta çok faydasını gördüm. 

Okul ve spor sebebi ile çok yorucu geçiyor günlerim, dolayısı ile uyku düzenime de çok dikkat etmek zorundayım. Aksi taktirde, zaten bu tempoya ayak uydurabilmem mümkün değil.

Okçuluğun hayatına yansımaları ne şekilde oldu? Özellikle senin yaşındaki gençler için bu uğraşının faydalarını, sana katkılarının neler olduğunu bize anlatır mısın?

Okçuluk, neredeyse bütün hayatımı değiştirdi. Yemeğime, uykuma, zaman yönetimine çok dikkat etmem gerekiyor. 

Öte yandan, arkadaş çevrem genişledi. Okçuluk, bireysel bir spor olabilir ama sizin başarınız, takımınızın da başarısını etkiliyor. Dolayısı ile takımınız için de yarışıyorsunuz. Yani takım ruhunu da yaşıyoruz. 

Yarışmalar için farklı şehirlere gidiyoruz. Farklı şehirler görmek, farklı takımların sporcuları ile tanışmak çok güzel tecrübeler kazanmamızı sağlıyor. Zamanla kazandığım başarılar ile girdiğim ortamlarda dikkat çekmeye başladım, kendime olan güvenim arttı ve dikkat problemim tamamen yok oldu.

Türkiye’de bu spora olan ilgi sence ne düzeyde; gençler arasında okçuluk tercih ediliyor mu? Sence bu spor dalı ülkemizde yeterince tanınıyor mu ve daha fazla tanınması için neler yapılabilir? Bu sporun ülkemizdeki geleceğini nasıl görüyorsun?

Okçuluk sporu, ülkemizde çok yaygın olmayan bir spor. Özellikle bu sene olimpiyatlara gitmeye hak kazanan 17 yaşındaki Mete Gazoz sayesinde biraz daha tanındı. 

Dünyada çok yaygın yapılan bir spor. Yurt dışında kazanılan başarıların artması ve bunların basında daha çok yer alması ile daha çok yaygınlaşacağına inanıyorum. Her geçen gün ülkemizde de daha çok tercih edilmeye başlıyor.

Senin gibi gençlerin bu sporla daha yakından ilgilenmesi için de önerilerin olacağını düşünüyoruz. Örneğin “Bu spora başlamak için tavsiye edilen bir yaş aralığı var mıdır?” “Herhangi bir ön koşul bulunuyor mu?” “Nereye başvurmak gerekir?” “Yarışlara katılmak için gereken tecrübe nedir?” gibi konuların yanıtları merak ediliyor olacaktır. Bize bu konularda neler tavsiye edersin?

Okçuluğa 8 – 9 yaşlarında başlamak çok ideal, ancak isteyen herkesin her yaşta yapabileceği bir spor olması da çok büyük avantaj. 

Okçuluk yapmak isteyenler, kendilerine en yakın kulübe başvurarak bu sporu muhakkak denemeli. Ayrıca Türkiye Okçuluk Federasyonu’na da başvurarak yaşadıkları ilde bulunan kulüpler hakkında bilgi alabilirler. 

Özellikle kol kuvveti ve konsantrasyon ile yapılan bir spor. Antrenörlerin yeterli tecrübeye eriştiğinizi düşünmesinden sonra lisans çıkarılıyor ve yarışmalara katılabiliyorsunuz. Bu tecrübe ile ilgili belli bir süre belirtmek, maalesef imkansız. Çünkü kabiliyet, tekniğinizin oturması, konsantrasyon, istek ve azim, kişiden kişiye değişmektedir. Bence başarılı olmak için en önemli unsur, gerçekten ilgi duyduğunuz sporu yapmaktır.

Keyifle emek verdiğin bu spor dalında mutlaka güzel başarılar da elde etmiş olmalısın. Katıldığın yarışmalarda aldığın ödüller hakkında da bize biraz bilgi verebilir misin?

Ben ilk yarışmama, bu spora başladıktan 5 ay sonra katıldım ve ilk madalyamı da o yarışmada kazandım. Hayatımdaki en mutlu anımdı; hiçbir beklentim olmadan, tecrübe kazanmak için girdiğim 2015 Minikler İstanbul İl Müsabakası’nda Makaralı Yay Bayanlar İstanbul 3.sü oldum.

Daha sonra, 

2015 Minikler Salon Türkiye Şampiyonası’nda Makaralı Yay Takım2.’liği; 
2015 Zafer Kupası Minikler Türkiye Makaralı Yay Takım 2.’liği; 
2016 İstanbul Minikler İstanbul Makaralı Yay 1.’liği; 
2016 Gelibolu Zafer Kupası Minikler Türkiye Makaralı Yay Takım 2.’liği ve son olarak da 
2017 Minikler Salon Türkiye Şampiyonası’nda Makaralı Yay Takım 2.’liği kazandım. 

Şu an, Nisan ayında yapılacak Okullararası İstanbul Şampiyonası’na hazırlanıyorum.

Seni bu başarılarından ötürü çok tebrik ediyoruz. Okçulukla uğraşırken ilginç ya da komik anlara da şahit olmuş olabilirsin. Bizimle paylaşabileceğin böyle bir anın var mıdır?

Şu ana kadar yaşadığım en ilginç olay, Şubat 2017’de Samsun Türkiye Yarışması’na gidişimizde oldu. Maalesef yarışmadan bir gün önce İstanbul’a çok kar yağınca uçağımız iptal oldu. Yarışmadan önce atış yapacağımız alana alışmak için antrenman yaparız; ancak uçak iptal olunca, yarışmaya son anda yetişebildik ve direkt yarışmaya katıldık. Takım olarak çok stresli bir süreç geçirdik.

Son olarak, okçuluk alanında ilerisi için düşüncelerin, planların ya da hayallerin nelerdir?

Şunu biliyorum ki, hayatım boyunca bu sporu yapacağım. Ama hayallerim ve hedeflerim de var tabii ki. İlk hedefim Türkiye şampiyonalarında bireysel dereceler kazanıp Milli Takıma girmek. En büyük hayalim, ülkemi Olimpiyatlarda temsil edebilmek. Üniversite yıllarında antrenörlük yapıp çocuklara bu sporu sevdirmek de hedeflerim arasında. En büyük dileğim, bu sporun yaygınlaşması ve antrenman alanlarının fazlalaşması.

Sevgili Ceren, Süper Ergen okurları bu değerli bilgilerden oldukça faydalanacaklardır, bizimle paylaştığın için çok teşekkür ederiz. Yolun açık, tüm hayallerinin gerçekleştiği, nice güzel başarılar seninle olsun. Ailenle birlikte sağlıklı ve mutlu bir ömür dileriz. 

Bu keyifli sohbetin sonunda minik bir de sürprizimiz var. Lütfen linki tıklayarak, 16 sn.lik videoyu sonuna kadar izleyiniz. Ceren’in yaptığı atışı yavaş çekimle izliyor olmak eminiz size de enteresan gelecektir.

Yasal Uyarı: Her hakkı www.superergen.com’a ait olan özgün içerik, Fikir ve Sanat Eserleri ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. https://www.superergen.com adresine çalışır durumda link verilerek alıntı yapılabilir.