Kültür, Sanat, Spor

Bir Şifalanma Sanatı – Mandala

Yazan: Ece Gökyar – 9 Temmuz 2022

İçten dışa doğru genişleyen ve çoğunlukla örüntülerin birbirini izlediği bir form. Nam-ı diğer, mandala. Son birkaç yıldır, hemen her kitabevinin hobi bölümünde birden çok örneğine rastlayabileceğiniz kitaplarla mandala boyayabilirsiniz. Ancak gerçekten mandala yapmış olur musunuz? Tartışılır. Zira mandalayı boyamaktan çok, mandalayı oluşturmak esas mesele. Bu yazıda mandalanın ne olduğundan bahsedelim. Her ne kadar sakinleşme ve dinginleşmeye yardımcı olsa da, salt mandala boyamanın, mandala çizmekle aynı şey olup olmadığına siz karar verin.

Mandala, tıpkı meditasyonda olduğu gibi, zihni, dikkati ve enerjiyi bir noktaya odaklamada kullanılan bir araç. Kelime anlamı, daire ya da çember olmakla birlikte, bundan ötesini ifade ettiği düşünülüyor. Tamamlanma, bütünlük gibi…

“Manda” enerji ya da öz, “La” ise kap anlamına geliyor. Bu durumda mandala, “enerjiyi / özü içeren kap” olarak tercüme edilebilir. Dıştaki çember, kabın kendisini; çemberin içindeki geometrik içerik, çizim, desen ya da tasarım ise içimizdeki enerjiyi, özü ifade ediyor.

Daha çok Uzak Doğu ve Asya kültürleriyle ilişkilendirilse de, insanlık tarihi boyunca, mağara dönemi dâhil, dünyanın dört bir köşesinde hüküm süren pek çok uygarlıkta türlü mandala örneklerine rastlanmış.

Günümüzde, önemi nadiren dikkate alınan, bir sözsüz iletişim ya da dışavurum yoludur. Bu anlamda, şiir, resim, heykel, bale, müzik vb. sanat dalları ile kader birliği ediyor diyebiliriz.

Mandala, beynin sağ ve sol yarım kürelerini dengeler, tek bir niyete odaklanmayı öğretir. Odaklanmış bir zihin insana iç huzuru, tamamlanma hissi ve şifa verir. Bu yüzdendir ki, bitirilmiş bir mandala görmek bile iyi gelir insana.

Tutkunlarına göre mandala, parçası olduğumuz evrenin ve dünyanın bir modelidir. Öte yandan, yaradılış formu olarak gözlerimiz, burun deliklerimiz, kulaklarımız ya da organlarımız da daire şeklinde olduğundan, kendimizi de birer mandala olarak düşünebiliriz. Bu durumda, içimizi güzel, iyi, olumlu ve renkli şeylerle doldurmayı hedeflemeliyiz desek yanlış olmaz. Tıpkı bakmaya doyamadığımız mandala örneklerinde olduğu gibi…

1930’larda analitik psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung mandalayı bilinçaltını açığa çıkarmada, teşhis ve tedavide kullanmış. Stres, kaygı, depresyon gibi olumsuz duyguların azalmasına yardımcı olan mandala, hayal gücü ve yaratıcılığımızın desteklenmesine, içimizdeki sonsuz bilgelikten beslenmemize destek olur. Böylece, bizi oluşturan beden, zihin ve ruh bütünlüğüne daha kolay ulaşmamızı sağlar.

Mandala, küçük büyük hepimizin öğrenebileceği bir teknik. İnsanların tarih boyunca istek ve dileklerini gerçekleştirme, kişisel büyüme, farkındalık edinme, bilinçaltının keşfi, stres ve kaygı giderme, konsantrasyon ve ruhsal gelişim amacıyla kullandıkları bu teknik, ne mutlu ki, halen ilgi çekmeye devam ediyor.

Mars gezegenine ulaşmak, kendi kendine ulaşmaktan daha kolaydır.” demiş Jung. Kendine yolculukta – belki de – ilk mandala dersinizi almak için aşağıdaki videoyu izlemeye ne dersiniz?

Yasal Uyarı: Her hakkı www.superergen.com’a ait olan özgün içerik, Fikir ve Sanat Eserleri ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. https://www.superergen.com adresine çalışır durumda link verilerek alıntı yapılabilir.