Gezi

İskandinav Ülkeleri ve İsveç Gezi Notları

Yazan: Yunus Nemli – 18.12.2016

İskandinav ülkeleri deyince, aklımıza, “Norveç, İsveç, Finlandiya ve Danimarka” gibi ülke isimleri gelir gelmesine de, aslında bizde uyandırdığı duyguların herhangi bir ismi yoktur. Öyle tarifsiz, öyle kolaylıkla açıklanamayan, tatlı bir heyecan ve merak uyandıran duygular yaşatırlar aslında. Her defasında farklı bir mevsimini görmek, farklı bir anını yaşamak, değişik yerleri keşfetmek istersiniz. Nedenlerine gelince, hemen sıralama yapalım:

1- Bu ülkeler, Avrupa’nın en güvenli, en medeni ülkeleri olup, aynı zamanda en doğal, en vahşi doğal güzellikleri barındırırlar.

2- Daha önce hiçbir yerde göremeyeceğiniz güzellikte şehirleri, dağları, gölleri ve denizleri vardır.

3- Akşamı bir başka, gündüzü bir başka güzeldir.

4- İnsanları, yazılı olmayan medeni kurallara ve ahlak anlayışına uymak için ellerinden geleni yaparlar ve sizler de öyle insanlarla aynı ortamda bulunmaktan çok büyük keyif alırsınız.

5- “Kuzey Işıkları” gibi doğaüstü bir doğa olayı yaşanır bu ülkelerde. Ölmeden önce görülmesi gerekenler listesinin ilk sıralarında yer alır. İnanılmaz bir mucizedir ama tabii ki, bilimsel olarak açıklansa da, insan için bir sihirdir bence. Doğanın, evrenin, galaksinin sunduğu bir sihir…

6- Doğaya saygı ve doğayı kabulleniş, İskandinav insanının yaşam anlayışını gösterir. Bu yüzden spor salonlarına gitmektense, doğanın kendilerine sunduğu yerlerde, doğanın verdiklerini değerlendirerek spor yapar ve bundan da çok keyif alırlar. Çok imrenmişimdir; kışın giderseniz, insanların buz tutan göllerin üzerinde buz pateni yaptığını, yol kenarındaki buz tutan yamaçlarda gençlerin buz tırmanışıyla uğraştığını, soğuk ama bir o kadar da güzel patikalarında doğa yürüyüşlerine kendilerini verdiklerini görürsünüz.

7- Yollara çıkan geyikleri, balıkçı köyleri, fiyortları ve saymakla bitmeyen birçok doğa güzelliklerinin yanı sıra tarih kokan, medeniyetin ve insanlığın örnek gösterildiği, doğanın teknolojiye boyun eğmediği, ama teknolojinin de en verimli şekilde kullanıldığı şehirleri…Diyebileceğim tek şey, gidip görün ve yaşayın!

Sizlere bugün, deneyimlediğim ve tekrar tekrar ziyaret etmek istediğim iki İskandinav ülkesinden biri olan İsveç’ten ve Kuzey Işıkları, yani “Aurora Borealis” sihrinden bahsedeceğim.

İlk önce, Kuzey Işıkları’nın ne olduğunu, Wikipedia’daki tanımıyla, sizlere aktarmak istiyorum: “Kutup Işıkları, Kuzey Işıkları ya da Aurora Borealis, Kutup bölgelerinde gökyüzünde görülen, yeryüzünün manyetik alanı ile Güneş’ten gelen yüklü parçacıkların etkileşimi sonucu ortaya çıkan doğal ışımalardır. Bu ışımalar, genellikle geceleri gözlemlenir, ağırlıklı olarak iyonosferde meydana gelir. ‘Kutup Aurorası’ ya da ‘Kutup Işıkları’ olarak da anılır. Bu olgu, yaygın olarak, 60 ve 72 derece kuzey ve güney enlemleri arasında görünür, bu da arktik ve antarktik kutup dairelerinin içine düşer.”

İSVEÇ:

Türkiye’den bulduğumuz ucuz bir uçak bileti ile Stockholm’e vardığımızda, gerçekten farklı bir boyuta geldiğimizi hissedebiliyoruz. Evet, hayatın pahalı ya da kendi alım gücümüze göre gerçekten pahalı olduğunu söyleyebiliriz. Bu İskandinav yolculuğunu ucuza getirebilmek için her şeyi bir sene önceden organize ettiğimizi itiraf etmek istiyorum.

Stockholm’e gelir gelmez kendimizi şehir merkezine attık ve plansız gezimizden çok keyif aldık. (Aslında tüm planlarımızı Kuzey Işıkları için yapmıştık ve şehir gezisini spontane olarak gerçekleştirdik.) Bu güzel şehir için söylenebilecek pek çok şey var ama biz bunları kelimeler yerine fotoğraflarla gerçekleştirmek istiyoruz:

KUZEY IŞIKLARI:

Stockholm’de geçirdiğimiz bir güzel günün ardından, bu ülkeye geliş amacımızı gerçekleştirmek üzere iç hatlar üzerinden ülkenin en kuzeyine, Kiruna’ya uçuyoruz. Kiruna’da ilk işimiz, kiraladığımız aracı teslim almak. Ama teslim almadan önce, aracın içini sıcak tutması için takılan fişi çıkarmayı unutmayın!

Aracımızı aldıktan sonra önceliğimiz, Ice Hotel‘i (Buz Oteli) ziyaret etmek:

Size bir sır vereyim; bu otelde gerçekten konaklayan insanlar var, ama biz buna cesaret edemedik.

Bu sütunun arkasına gizlenen, kız kardeşim olur. Soğuğu hiç sevmez, ama Ice Hotel’e bayıldı.

Bu odalarda kalmak ve geceyi geçirmek gerçekten cesaret ister…

Gerçekten muhteşem bir sanat eseri, görmenizi şiddetle tavsiye ederim…

Ve bu otelin hemen arkasında yer alan donmuş bir göl var, Sautusjarvi Gölü. Yetkililer, gölün üzerinde yürümenin güvenli olduğunu ve buz kalınlığının, en az iki metreyi bulduğunu söylediler.

Kuzey Işıkları’nın fotoğrafını çekmek için uygun bir yer olduğunu düşündük. Kalın giysilerimizi hazırladık. İsterseniz, otelden buna uygun hazırlanmış tulumları da kiralayabilirsiniz. Ve emin olun tulumlar, böylesine soğuk bir havada yanınızda getirdiğiniz kışlık kıyafetlerinizden daha güvenli ve daha sıcak tutuyorlar.

Nihayet uzun bir bekleyişin ardından Kuzey Işıkları:

Şunu söyleyebilirim ki, Kuzey Işıkları’na rastladığımız ilk gecede, donmuş Sautusjarvi Gölü üzerinde 3 saate yakın bir zaman geçirdik. -20 dereceye varan soğuk bir gece ve altımızda çatırdayan buz tutmuş bir göl. İçimizi gölden gelen seslerden ziyade, 200 metre uzaklaştığımız otelimize, soğuk, rüzgâr ve ayaz nedeniyle geri dönememe korkusu kaplamıştı, ama riske değerdi açıkçası.

Fotoğraf çektikten sonra, büyük bir çaba ile otelimize geri dönmeye çalıştık. Zahmet gerektiren bir işti. Fotoğraf malzemeleri, çantalar, tripod ve fotoğraf makinesi ağır yükümüzü oluşturuyordu. 3 saatin sonuna doğru, eldivenlere rağmen ellerimizi hissetmemeye başlamıştık. Soğuktan ve rüzgardan hareket kabiliyetimiz kısıtlanmış bir şekilde ve buz tutmuş gölün üzerinde hayatta kalmaya çalışan iki insan gölgesinin takibinde otelimize ulaştıktan sonra yaptığımız ilk şey, sıcak bir şeyler içmek oldu. Ama gördüğümüz manzara karşısında çektiğimiz bütün zahmetlere değerdi. Gece Hotel Bishops Kiruna’da konakladık.

Ertesi sabah, Kiruna’dan ayrılıp Abisko’ya geçtik. Abisko’da uzun süre konaklamayı planlıyorduk. Kuzey Işıkları’nın en iyi görüldüğü yerlerden biri olan Tornatrask Gölü civarında Kuzey Işıkları avına çıkacaktık. Abisko’dan birkaç fotoğraf paylaşmak istiyorum:

Tornatrask Gölü (buz tutmuş haliyle):

Göl üzerine geçici bir kulübe düzenlemişler ki kuzey ışıklarını beklerken gece kimse üşümesin diye.

Ve İsveçliler, doğanın kendilerine tanıdığı imkanları öyle güzel değerlendiriyorlar ki, hayran kalmamak mümkün değil!

Ve tabii ki İsveç’in baş tacı geyikleri:

Abisko’da kaldığımız 3 gün boyunca yakalayabildiğimiz Kuzey Işıkları’ndan birkaç kare daha paylaşmak istiyorum sizlerle. Muhteşem sihirleriyle fotoğraflara yansıyanlar o kadar basit kalıyor ki, inanın çıplak gözle görmek ve yaşamak daha farklı bir duygu! Kendimizi o büyülü dünyaya kaptırdığımızda sanki başka bir evren ya da boyutta yaşadığımızı zannediyor ve bu büyülü olayın hiç bitmemesini arzuluyorduk.

İsveç maceramız bitip Norveç’e geçtiğimizde, yaşadığımız her şeyi tekrar yaşamayı arzuladığımızı fark ettik. İsveç’in büyük şehirleri ile küçük kasabalarında gözlemlediğimiz ve hayran kaldığımız yegâne şey, insanlarının birbirlerine ve doğaya olan saygıları oldu. Doğa, sanki yaşam amaçlarının bir parçası gibi kabul edilmiş ve medeniyetlerini buna göre oluşturmuşlar.

Özellikle doğa sporları ve fotoğrafçılar için mükemmel bir coğrafi bölge diyebiliriz. Kış mevsiminde geldiğim bu bölgeyi baharda ve yaz aylarında tekrar tekrar görmeyi çok isterim. Sonuç itibariyle, İskandinav ülkelerini gerçekten çok seviyorum. Sevilmeyi hak ediyorlar.

Yasal Uyarı: Her hakkı www.superergen.com’a ait olan özgün içerik, Fikir ve Sanat Eserleri ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. https://www.superergen.com adresine çalışır durumda link verilerek alıntı yapılabilir.