Kültür, Sanat, Spor

Refik Anadol “Eriyen Hatıralar” İle Bizi Şaşırtmaya Devam Ediyor

Pilevneli Gallery‘nin kapısını itip sergi salonunun sürpriz vadeden sade koridoruna giriyoruz. Refik Anadol’un önceki işlerini bildiğimizden, bizi sıradışı bir deneyimin beklediğinden eminiz. Yaratıcılığın teknolojiyle birleştiği dinamik yapıtlarla şaşırtacak bizi yine. Peki, veriler bu kez nereden geliyor? Sokak seslerinden mi, müzik aletlerinin konser salonunu dolduran melodilerinden mi, yoksa hareketli şehir görüntülerinden mi?

Çok düşünmemiz gerekmiyor. Çünkü hemen girişte, bir camekanın içinde kafasına elektrotlar bağlanmış bir maket, verilerin kaynağını ele veriyor. Anlıyoruz ki, Anadol, bu kez insanın beynine girmiş ve durmadan hareket halinde olan düşüncelere odaklanmış. İnsanın sadece kendisine ait, en özel alanına, anılarına uzanmış ve hatırlarken oluşan beyin titreşimlerini teknoloji yardımı ile gözle görülür bir şekle sokmuş şimdi de.

Refik Anadol’un bu çalışmasını Kalifornia Üniversitesi’ne bağlı “Neuroscape” isimli nöroloji merkezi ile işbirliği içinde yaptığını öğreniyoruz. Projeye isim vermeden katılan 800 kadar kişiden bazı anıları düşünmeleri isteniyor ve o sırada EEG cihazı ile nörolojik elektrik sinyalleri kaydediliyor. Sinyaller grafiklere ve sonra üç boyutlu şekillere dönüştürülüyor. Projenin gerisindeki soru olan “Hatıralarla günümüzde neler yapılabilir?” sorusu, kocaman tuval ekranlar üzerinde devingen şekiller olarak yanıt buluyor. Anılar ve onlara ilişkin hisler nasıl değişiyorsa, onların yansıması olan sanatsal yapıt da farklılaşıp duruyor.

Giriş katında beyaz renkte altı eser var. Bu proje için Kerim Karaoğlu tarafından bestelenmiş müziği dinleyerek her birinin karşısında biraz zaman geçirip hareketlere kapılıp gitmek, kendi anılarına dalmak ve titreşimlerin kaydedildiği anlarda kişilerin neler düşünmekte olduğunu anlamak istiyor insan. Bunlar, gerçekten o kişilerin anılarının yansıması mı, yoksa o sırada korku, sıkıntı, şaşkınlık veya gerginlik mi hissediyorlardı? Çok da önemli değil aslında. İlginç olan, akıllarından her ne geçiyorsa geçsin, nöronların iletişim halinde olduğu, gözle görülmeyen bu iletinin kaydedilip bir başka formda sunulabilmesi. Üstelik de çok ilgi çekici, etkileyici, sanatsal bir formda.

Heyecan, üst kata ulaşıp kocaman bir odada izleyicilerini tek başına bekleyen, büyük bir duvarı kaplayan eseri gördüğümüz anda doruğa çıkıyor. Altı metreye beş metre boyutlarında ve 99 ekranın birleştirilmesi ile oluşturulmuş bir eser bu. Salonu dolduran özgün müzikle birlikte mavi görüntü kıvrılmaya, dans etmeye başladığında, önce hayrete kapılıyor, sonra onunla birlikte dans etmek, ona dokunmak, ona katılmak istiyor insan. Bunlar bir kişinin anıları mı, yoksa birçok kişininki mi iç içe geçti? Ya benim düşüncelerimin şekli olsaydı, onlar neye benzerdi? Bir anda mı kaydedildi, yoksa birçok farklı zamanda düşünülenler mi üst üste kondu? Rengi neden beyaz ya da böyle güzel bir mavi? Acı anılara (düşüncelere) hangi renk yakışır? Ya da aşk dolu veya özlem içerenlere?

Dalıp gidiyorsunuz. Geçmişten günümüze sanat eserlerinin, sanatçıların kendilerini ifade biçimlerinin nasıl da değişip durduğunu düşünüyor, geleceğin getirecekleri ile ilgili hayal gücünüzü zorluyorsunuz. Tanımadığınız birilerinin hatıraları sizin anı defterinize kaydolarak eriyip giderken, gelecek eserler için sabırsızlanıyorsunuz.

Sanat dolu günler…

KAYNAKLAR: 

bigumigu.com/haber/refik-anadol-dan-en-ozel-veriyi-isliyor-eriyen-hatiralar/

www.artfulliving.com.tr/sanat/baskalarinin-anilarina-dokunabilir-misin-i-14860

www.sanatatak.com/view/bir-siirsel-diyalog-baskalarinin-eriyen-hatiralar

Yasal Uyarı: Her hakkı www.superergen.com’a ait olan özgün içerik, Fikir ve Sanat Eserleri ve Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. https://www.superergen.com adresine çalışır durumda link verilerek alıntı yapılabilir.